VAAZIN İLK BÖLÜMÜ
Cennete Götüren Ameller
Her Hadesten Sonra Abdest Almaya ve Ezandan Sonra İki Rekât Namaz Kılmaya Devam Etmekde cennete götüren amellerdendir.
Abdullah bin Bureyde (Radiyallahu Anh) babasından şöyle rivayet etti:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün sabah olduğu vakit Bilal’ı çağırdı ve ona şöyle buyurdu:
−‘Ey Bilal! Beni cennete girmekte ne ile geçtin? Ben gece cennete girdim. Önümde senin ayak seslerini işittim.’
Bilal (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−Ben ezan okuduğum vakit iki rekât namaz kılarım. Bana hades isabet ettiğinde de abdest alırım.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İşte bununla beni geçtin’ buyurdu.”
Namaz Kılmak İçin Mescide Gitmek
Hz. Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
وَرَجُلٌ رَاحَ الى الْمَسْجِدِ، فَهُوَ ضَامِنٌ عَلى اللّهِ تَعالى حَتّى يَتَوفّاهُ اللّهُ تَعالى فَيُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ.
“Mescide giden kimseye, öldüğü takdirde, Allah cennete koyma hususunda garanti vermiştir..”
Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki
بَشِّرِ المَشَّائِينَ في الظُّلَمِ الى الْمَسَاجِدِ بِالنُّورِ التَّامِّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
“Karanlıkta mescide gidenlere kıyamet günü tam bir nura kavuşacaklarını müjdele!"
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
مَنْ غَدا إِلى المسْجِدِ أَوْ رَاحَ ، أَعَدَّ اللَّه لهُ في الجَنَّةِ نُزُلاً كُلَّمَا غَدَا أَوْ رَاحَ
“Kim sabah akşam camiye gider gelirse, her gidip gelişinde Allah Taâlâ o kimseye cennetteki ikramını hazırlar.”
Allah İçin Secdeyi Çoğaltmak
Rebia bin Kab el-Eslemi (Radiyallahu Anh) şöyle rivayet etti:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile geceliyor, ona abdest ve ihtiyaç suyunu getiriyordum.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana dedi ki:
−‘Benden dilekte bulun!’
Ben:
−Cennette sana arkadaş olmak istiyorum, dedim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Bundan başka bir şey var mı?’ buyurdu.
Ben:
−İstediğim budur dedim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Sen de secdeyi çoğaltarak nefsin üzere bana yardım et’ buyurdu.”
Makbu’l-Hac da kişiyi cenete götüren bir amaldir.
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
الْعُمْرَةُ إلى الْعُمْرَةِ كَفَّارَةٌ لِمَا بَيْنَهُمَا، وَالحجُّ المَبْرُورُ لَيْسَ لَهُ جَزَاءٌ إَّ الجَنَّةَ
"Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!"
Sözde Doğruluk, Ahde Vefa, Emaneti Eda, Ferci Koruma, Gözü Sakınma ve
Haramdan El Çekme konularında hassas davranmak durumundayız.
Ubade bin Samit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Bana nefisleriniz adına altı şeyi garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim:
1) Konuştuğunuz vakit doğru söyleyin,
2) Va’dettiğiniz vakit vefa gösterin,
3) Emanet verildiği vakit ödeyin,
4) Ferclerinizi (cinsel orğanlarınızı zinadan) koruyun,
5) Gözlerinizi haramdan sakının,
6) Ellerinizi haramdan çekin’ buyurdu.”
Çocukların ve Yakınların Ölümüne Sabredip Bu Sabrın Karşılığını Allah’tan
Beklemek
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Kim, sulbünden üç çocuğun ölümüne sabredip karşılığını Allah’tan beklerse, cennete girer” buyurdu.
Bir kadın:
−İki de olur mu? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−“Evet” buyurdu.
Yine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Allah’tan korkunuz. Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekâtını veriniz. Yöneticilerinize itaat ediniz! (Bu takdirde doğruca) Rabbinizin cennetine girersiniz.”
Kız Çocuğu
مَنْ عَالَ ثَثَ بناتٍ، أو ثثَ أخواتٍ، أو أخْتَيْنِ، أو بنتينِ فأدَّبَهُنَّ، وأحسنَ إليهنَّ، وزوَّجهنَّ فله الجنةُ
Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
Kim "üç kız" veya "üç kızkardeş" veya "iki kız kardeş" veya "iki kız" yetiştirir, terbiye ve te'diblerini eksik etmez, onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."
Hasta Ziyareti
قال رسُولُ اللّهِ: مَنْ عَادَ مَرِيضاً لَمْ يَزَلْ في خُرْفَةِ الجَنّةِ حَتّى يَرْجِعَ
Hz. Sevbân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır."
Karşılıklı Sevmek وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لا تَدْخُلُوا الجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا ، ولا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا ، أَوَ لا أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوه تَحَابَبْتُمْ ؟ أَفْشُوا السَّلامَ بينَكم
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!”
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü:
إن اللَّه تعالى يقولُ يَوْمَ الْقِيَامةِ : أَيْنَ المُتَحَابُّونَ بِجَلالِي ؟ الْيَوْمَ أُظِلُّهُمْ في ظِلِّي يَومَ لا ظِلَّ إِلاَّ ظِلِّي
““Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
« سبْعَةٌ يُظِلُّهُم اللَّه في ظِلِّهِ يَوْمَ لا ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ : إِمامٌ عادِلٌ ، وَشَابٌ نَشَأَ في عِبَادَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجلَّ ، وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مَعلَّقٌ بِالمَسَاجِدِ ورَجُلان تَحَابَّا في اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَيْهِ ، وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ ، ورَجُلٌ دَعَتْهُ امْرَأَةٌ ذَاتُ مَنْصِبٍ وَجَمَالٍ ، فقال : إِنِّي أَخافُ اللَّه ، وَرَجُلٌ تَصَدَّقَ بصَدَقَةٍ ، فَأَخْفَاهَا حَتَّى لا تَعْلَمَ شِمَالُهُ ما تُنْفِقُ يَمِينُهُ ، وَرَجُلٌ ذَكَرَ اللَّهَ خَالِياً فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ »
“Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
Âdil devlet başkanı,
Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
Kalbi mescidlere bağlı müslüman,
Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
Tenhâda Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi.”
Kadir HATİPOĞLU
|