ـ1ـ عن كعب بن عُجْرة
رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]أتَى عليَّ النَّبىَّ # وَأَنا أُوقِد تَحْتَ
قِدْرٍ لِى وَالْقَمْلُ يَتَنَاثَرُ عَلى وَجْهِى. فقَالَ: أتُؤْذِيكَ هَوَامُّ
رَأسِكَ؟ قُلْتُ نَعمْ. قال: فَاحْلِقْ وَصُمْ ثََثَةَ أيَّامٍ أو أطْعِمْ
سِتةَ مَسَاكِينَ لِكُلِّ مِسْكِينٍ نِصْفُ صَاعٍ أوِ انْسُكْ نَسِيكَةً َ
أدْرِى بِأىِّ ذلِكَ بَدَأَ. فَنَزَلتْ هذِِه اŒية: فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ
مَرِيضاً أوْ بِهِ أذىً مِنْ رَأسِهِ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ أوْ صَدَقَةٍ أوْ
نُسُكٍ[. أخرجه الستة.»الهَوامُّ« جمع هامّة، وهي ذوات الدِّبيبِ كالقَمل ونحوه
.
1. (1524)-
Ka'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) anlatıyor: "(Biz Hudeybiye'de iken),
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanıma geldi. O sırada ben tenceremin
altını yakıyordum. Yüzümde de bitler kaynaşıyordu. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bana:
"Başındaki şu böcekler seni rahatsız etmiyor
mu?" diye sordu. Ben:
"Evet! ediyor!" dedim.. Bana:
"Öyleyse traş ol ve üç gün oruç tut veya altı
fakiri, her birine yarım sa' vermek suretiyle doyur veya bir kurban kes.
(Bunlardan hangisini yaparsan olur)" dedi. Ancak bu saydıklarının önce
hangisini zikretmişti bilemiyorum" diye cevap verdi. Tam o sırada şu âyet
nazil oldu:
فَمَنْ
كَانَ مِنْكُمْ مَرِيضاً أوْ بِهِ أذىً مِنْ رَأسِهِ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ
أوْ صَدَقَةٍ أوْ نُسُكٍ
"Artık içinizden kim hasta olur, yahud
başından bir eziyeti bulunursa ona oruçtan, ya sadakadan, yahud da
kurbandan biriyle fidye vacib olur..." (Bakara 196). [Buhârî, Muhsar 5, 6,
7, 8, Megâzî 35, Tefsir, Bakara 32, Merdâ 16, Tıbb 16; Müslim, Hac 80,
(1201); Muvatta, Hacc 337,. (1, 417); Ebu Dâvud, Menâsik 43, (1856-1861);
Tirmizî, Hacc 107 (953); Nesâî, Hacc 96, (5, 194, 195); İbnu Mâce, Menâsik
91, (3079).]
AÇIKLAMA:
1-
Teysir metninin baş kısmında hareke yanlıştır, şöyle olacak:
أتَى عَلَىَّ رَسُولُ
اللّهِ Mâna da yukarıda verdiğimiz
gibi.
2- Hadisin bazı vecihleri daha teferruatlı:
"Biz Hudeybiye'de Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte ihramlı
idik. Müşrikler bize engel olmuşlar, umre yapamıyorduk. Kulaklarıma kadar
inen (gür) saçlarım vardı. Yüzümde bitler kaynaşıyordu [öyle ki, başımdaki
her tüyün tepeden tırnağa bit dolduğunu zannettim]. (Fakat ihramlı olduğum
için dokunamıyordum)
Bana:
"Başındaki şu böcekler seni rahatsız
etmiyor mu?" diye sordu.
"Evet!" diye cevap verdim. Derken şu âyet
nazil oldu...."
3- Burada, traş olma yasağına uymama hâlinde
terettüp eden ceza gözükmektedir. Rivayetten anlaşılacağı üzere, ihrama
girdikten sonra temizleyemediği için birden çoğalan bitler yüzüne
dökülecek, her kılı tepeden tırnağa bit olmuş zannettirecek bir hâl alır ve
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a intikal edecek derecede bunların
verdiği rahatsızlık artar.
Bu durum üzerine nazil olan âyet, böyle
durumlarda "fidye" ödemek kaydıyla yasağın ihlâl edilebileceğini bildirir.
Ka'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) traş olmak suretiyle bitten
temizlenebilecek, ancak âyetin beyan ettiği fidyelerden biriyle aksamayı
telâfi edecektir. Âyette fidye olarak şunlar zikredilir:
* Oruç.
* Sadaka.
* Kurban.Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm),
sadedinde olduğumuz hadiste bunların miktarını tayin etmektedir:
* Oruç: Üç gündür, âlimler bunun teşrik
günlerinde tutulmasını mekruh addetmiştir
* Sadaka: Altı fakirin doyurulması. Burada bir
fakire takdir edilecek miktar yarım sa'dır.
* Kurban: Bir koyun veya keçidir. Dileyen
sığır veya deve kesebilir, koyundan fazlası teberrudur.
4- Fidyede muhayyerlik
Yanlış anlaşılmasın: Dinimiz biti öldürmeyin diye bir yasak
koymamıştır. Buradaki yasak "ihram" gereğidir. İhramlı kimse, ihram
müddetince bundan yasaklanmıştır.