ـ1ـ عن عائشة رَضِىَ
اللّهُ عنها قالت: ]كَانَ رَسُولُ اللّهِ # يَعْتَكِفُ العَشْرَ ا‘وَاخرَ منْ
رَمَضَانَ حتّى تَوفّاهُ اللّهُ تعالى وَيقُولُ: تَحرَّوْا ليلَةَ القَدْرِ في
العَشْرِ ا‘وَاخِرِ منْ رَمََضَانَ ثمّ اعتَكَفَ أزْوَاجُهُ من بعده[. أخرجه
الستة.وفي رواية ]كانَ يعْتَكِفُ في كلِّ رَمَضَانَ فإذَا صَلَّى الْغَدَاةَ
جاءَ مَكانهُ الَّذِى اعْتَكَفَ فِيهِ قال: فاسْتَأْذَنَتْهُ عائشةُ رَضِى
اللّهُ عنها أن تعتكفَ فأذن لَها فَضربتْ فِيهِ قُبةً فسمعتْ بها حفصةُ رَضِىَ
اللّهُ عنها فضربتْ، قبةً وضربتْ زينبُ رَضِىَ اللّهُ عنهَا أخرى، فلما انصرفَ
من الغداةِ أبصرَ أربَع قبابٍ فقال: ما هذهِ؟ فأُخْبِرَ بذلكَ، فقالَ مَا
حملُهنَّ على هذا، آلِبِرٍّ؟ انزعوها ف أرَاهَا. فنُزعتْ فلمْ يعتكفْ في رمضانَ
حتّى اعتكفَ في آخرِ العشرِ من شوالٍ[.وفي رواية ]أمرَ بخبائهِ فقُوِّضَ وتركَ
اعتكافَ في شهرِ رمضانَ حتّى اعتكفَ في العَشرِ ا‘ولِ منْ شَوّالٍ[.»الخباءُ«
بيت من وبر أو صوف، من شَعر و»تقويضه« رفعه .
1. (97)-
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
vefat edinceye kadar Ramazan'ın son on gününde itikafa girer ve derdi ki:
"Kadir gecesini Ramazan'ın son on gününde
arayın". Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'dan sonra, zevceleri de itikâfa girdiler."
Bir başka rivayette şöyle denir: Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) her Ramazan'da itikafa girerdi. Akşam namazını
kılar kılmaz itikaf mahalline gelirdi. Râvi der ki: Bir gün Hz. Aişe de
itikâf için izin istedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) izin verdi.
Mescidin içinde itikaf için bir çadır kuruldu. Bunu Hafsa validemiz
(radıyallahu anhâ) işitti, O'nun için de bir çadır kuruldu. Arkadan Zeyneb
(radıyallahu anhâ) validemiz için de bir çadır kuruldu. Sabah olup da
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hücresinden çıkınca dört çadır
kurulduğunu görür ve
"Bunlar da ne?"
diye sorar. Durum haber verilince:
"Onları bu işe sevkeden şey nedir, Allah'ın
rızasını kazandıracak bir amel düşüncesi mi? Hayır! Derhal kaldırın, gözüm
görmesin!" emretti. Çadırlar
kaldırıldı. O Ramazan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'da itikâfı
terketti. Şevvâl'in son onunda itikâfa girdi."
Bir diğer rivayette şöye denir: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) çadırların kaldırılmasını emretti. Derhal
yıkıldılar. O yıl itikâfa girmeyi Ramazan'da terketti, Şevvâl ayının ilk
onunda yerine getirdi."
AÇIKLAMA:
İtikaf, lügat açısından, haps olmak, yerinde
kalmak gibi mânalara gelir. Şer'î örfte: "Allah'ın rızasını kazanmak
düşüncesiyle belli âdab çerçevesinde mescidde kalma"ya itikaf denir. Bu
nâfile bir ibâdettir. Sadece nezredilmek suretiyle vâcib olur. İtikafın en
az müddeti bir gün en fazla müddeti on gündür. İtikâf senenin her ayında
olabilir. İtikafta iken, bazı âlimlere göre oruç şart değildir. Ancak
Hanefîlere göre vâcib olan itikâf için oruç şarttır. Yine bazılarınca Mescid-i
Nebevî, Kâbe ve Mescid-i Aksa'da, bazılarınca cuma kılınan mescidlerde
itikaf câiz addedilirken, Hanefîler beş vakit namazın kılındığı her yerde
itikafın câiz olacağına hükmederler.
Allah rızası için şu mescidde şu kadar müddet
itikaf yapmaya niyet ettim demekle bunu nefsine vâcib kılar. Kalben bunu
geçirirse de niyet yerine geçmiş olur. Bu niyetle mescide giren kimse abdest
almak, gusletmek, abdest bozmak gibi zaruret olmadıkça mescidden ayrılmaz.
Aksi takdirde itikafı bozulur.
Mu'tekif, mescidde kalır, namaz, tilavet ve
tefekkür gibi ibadetin çeşitleriyle meşgul olur. Dünyevî meşguliyetleri
terkeder. Kadına tekerrüb tamamen yasaktır.
İtikâfı
erkekler mescidde yerine getirirler, bu şarttır. Kadınlar, evlerinin mescid
olarak tanzim edilen odasında itikaf yapabilirler. Bu meşrudur, fakat
mescidde itikafa girmeleri câiz değildir.
Buhârî, Fadlu Leyletü'l-Kadr: 3, İtikâf: 1, 14; Müslim, İtikâf: 5,
(1172); Muvatta, İtikaf: 7, (1, 316); Tirmizî, Savm: 71, (790);
Nesâî, Mesâcid: 18, (2, 44); Ebu Dâvud, Sıyâm: 77, (2462, 2464);
İbnu Mâce, Sıyâm: 59; (1771).