Fetva Konuları
HAC ve UMRE
HACCIN FARZİYETİ, ÇEŞİTLERİ VE UMRE
577. Veda haccı ve veda hutbesi nedir?
Veda haccı, Hz. Peygamber’in(s.as., Medine’ye hicretinin 10. yılında (632)
yapmış olduğu ilk ve son haccıdır. Hz. Peygamber(s.a.s.,, yüz bini aşan sahabîye
bu hac sırasında yaptığı konuşma ile veda etmiş, İslam’ın temel ibadetlerinden
biri olan hac ibadetinin yapılış şeklini öğretmiştir. Hac sırasında Hz.
Peygamber’in (s.a.s., ashabına yaptığı tarihî konuşmasına “veda hutbesi” denir.
Temel hak ve hürriyetler açısından, çok önemli olan bu hutbe, hadis kitaplarında
bölümler hâlinde nakledilmiştir (Buhârî,
Hac, 132; Müslim, Hac, 147; Tirmizî, Büyû‘, 39, Vesâyâ, 5; İbn Mâce, Vesâyâ, 6;
Ahmed b. Hanbel, eiMüsned, XVIII, 285). İslam tarihi kaynakları, hadis
kaynaklarından bu rivayetleri tek metin şeklinde aktarırlar (İbn Hişâm, esSîre,
ıı, 601, 604).
Hz. Peygamber (s.a.s.,, İslam’ın özeti olarak sunduğu veda hutbesiyle; cahiliye
devrine ait bütün kötü âdet ve gelenekleri yıkmıştır. Temel hak ve hürriyetlerle
ilgili hükümleri bildirmiştir. Bütün insanların Âdem’in çocukları olduğunu ifade
ile evrensel insan haklarına işarette bulunmuştur. Irk, renk ve sınıf
üstünlüğünü reddederek, tüm insanlığa rehber olacak örnek bir eşitlik anlayışını
tarihe kaydetmiştir. Zinanın ve aile hayatına zarar verecek her şeyin
yasaklandığını haber vermiştir. Aile hayatında erkek ve kadının birbirlerine
karşı hak ve vazifelerinin bulunduğunu, kadınlara iyilik ve şefkatle muamele
edilmesi gerektiğini açıklamıştır. Ekonomik ve sosyal hayatı felce uğratan
fâizin haram kılındığını, her türlü kan davasının kaldırıldığını ilan etmiştir.
Vasiyet, borç ve kefalet, takvim düzeni hakkındaki hükümlerle birlikte; nesebin
öz babadan başkasına nispet edilmesinin kötülüğünü ifade etmiştir. Herkesin can,
mal ve haysiyetinin her türlü tecavüzden korunduğunu, her türlü haksızlığın
yasaklandığını ve cezaların şahsî olduğunu belirtmiştir. Kısaca, önemli dinî
kuralları, temel hak ve görevleri, duygusal, etkili ve veciz bir şekilde orada
bulunan insanlara öğütleyerek, kendilerine emanet olarak bıraktığı Kur’an ve
Sünnet’e sarıldıkları müddetçe sapıklığa düşmeyeceklerini müjdelemiştir. En
sonunda orada hazır bulunanların, dinlediklerini başkalarına aktarmalarını
istemiştir (İbn Hişâm, esSîre, ıı, 602604).
|