Fetva Konuları
AİLE HAYATI
BOŞANMA (TALAK)
860. Geçimsizlik, kadın için bir boşanma sebebi sayılır mı?
Eşlerin birbirinden nefret etmesi, haksız davranışları, evliliğin gereği olan
hukuka riayet etmemeleri, kocanın hanımına şiddet uygulaması veya onu haram bir
fiili işlemeye zorlaması gibi kötü muamele ve geçimsizlik (nüşûz ve şikâk)
hâllerinde ilk aşamada ne yapılması gerektiğini Kur’anı Kerim şöyle
açıklamaktadır: “... Eğer karı ile kocanın aralarının açılmasından
endişelenirseniz o zaman kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının
ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarındaki
dargınlık yerine uyuşma lütfeder...” (Nisâ, 4/35)
Âyeti kerîme, eşler arasında baş gösteren geçimsizlik hâllerinde hakemler
aracılığıyla arayı bulmayı emrederek evliliğin devamından yana gayret sarf
edilmesini önermektedir. Buna rağmen ara bulunamaz, kötü muamele ve geçimsizlik
devam edecek olursa Mâlikîler, hem zarar gören kadının hâkime müracaatla tefrîk
talebinde bulunabileceğini hem de ıslah için görev alan hakemlerin, karıkocanın
vekâlet vermesine gerek kalmadan bedelli ya da bedelsiz tefrîk haklarının
bulunduğunu söylemişlerdir (İbn Rüşd, Bidâye, ıı, 99). Hanefî ve Şâfiîler ise,
hakemlerin boşama yetkisinin ancak koca tarafından kendilerine boşama vekaleti
verilmesi hâlinde söz konusu olabileceğini belirtmişlerdir (Şâfiî, eiümm, V,
494495; Cas sâs, Ahkâmü’lKur‘ân, III, 154; bkz. Şirbînî, Muğni’lmuhtâc, III,
344345).
1917 tarihli Osmanlı Hukukı Aile Kararnamesi, Mâlikî mezhebinin ictihadını
benimsemiş ve konuyla ilgili olarak şu düzenlemeyi yapmıştır: Eşler arasında
geçimsizlik çıkıp da mahkemeye müracaat edildiğinde mahkeme, her iki taraftan
birer hakem tayin eder. Hakemler eşlerin arasını düzeltemezse ve kusur da kocada
bulunursa hâkim, karıkocayı ayırır. Kusur kadında ise mehir miktarı üzerinden
bedelli boşamaya (muhâla‘a) hükmeder. Hakemler kararda birleşemeyecek olursa
yeni bir hakem heyeti seçilir. Hakemlerin vereceği kararlar kesindir ve onların
değerlendirmelerine göre hâkimin vereceği tefrîk hükmü bir bâin talâk sayılır
(HAK, md. 130).
.
.
|