RİDDE/İRTİDAT. 2
Ridde'nin
Mânâsı 2
Ridde
Nasıl Meydana Gelir?. 2
İslâm'dan
Çıkmaktan Sakınmak. 2
İrtidat'in
Cezas. 2
Mürted'e Ceza
Tatbik Etmenin Şartları 3
Mürtedliğin
Üzerine Terettüb Eden
Hükümler 3
Öldürülen
Mürtedle ilgili Meseleler 4
Lugatta ridde, bir
şeyden başka birşeye dönmek anlamına gelir. Ridde'nin ıstılahî mânâsı ise İslâm
dininden çıkmak (irtidat etmek) demektir. Ridde (İslâm'dan dönmek), küfrün en
çirkin, hüküm ve sonuç itibariyle en ağır çeşitlerinden biridir. Şu ayet buna
delâlet eder:
İçinizden kim diniden
dönüp kâfir olduğu halde ölürse; işte onların dünyada da
ahirette de amelleri
ziyan olmuştur. Onlar ateşin ashabıdır ve orada ebedî
kalacaklardır.
(Bakara/217)
İslâm'dan irtidat
etmek üç şekilde meydana gelir:
1. Dinde zaruri olan, üzerinde ittifak edilen
bir hükmü inkâr etmekle
Meselâ zekâtın,
orucun, haccın farziyetini, içkinin, faizin haramlığını inkâr eden
kişi İslâm'dan çıkmış
(irtidat etmiş) olur.
Bunlar her müslüman için
bilinmesi zaruri olan hükümlerdendir. Burada âlimler ile diğerleri
eşittir. Bu nedenle de bunların inkâr
edilmesi, mürtedliğin sebeplerindendir.
Üzerinde ittifak
olmayan veya ittifak olmakla beraber halkın çoğunluğunun bu ittifaktan
haberdar olmadığı hükümleri inkâr etmek, mürted olmayı gerektirmez. Meselâ
kuşluk namazının meşruiyetini inkâr etmek veya boşanmış bir kadının iddetini
bitirmeden önce evlenmesinin haram olduğunu inkâr etmek mürted olmayı
gerektirmez.
2. Kâfirlerin özelliklerinden olan bir fiili
işlemekle
Meselâ bir puta secde
etmek, kâfirlerin ibadetlerinden birini yapmak veya bir mushafi kasden pisliğin
içine atmak kişiyi mürted yapar. Hadîs ve tefsir kitapları da mushaf gibidir. Ancak
bütün bunları -zorlama olmaksızın- kendi isteğiyle yapması
halinde mürted olur.
3. İslâm
dinine bağlılığa ters düşen bir söz söylemekle
Bunun inanç, inat veya
istihza şeklinde meydana gelmesi hükmü değiştirmez. Meselâ İslâm'a. Allah'a, peygamberlerden
birine küfreden kişi mürted olur veya islâm, insanlığın ilerlemesine, terakki
etmesine mânidir' veya 'Bir yaratıcı yoktur' veya 'Zekât sosyalizmin ilkelerine
aykırıdır' veya 'Kadının örtünmesi gericiliktir' diyen kişi mürted olur. İşte
bu sözlerin tümü, mürted olmaya sebep olur. Kişinin bu sözleri inanarak
veya öfke esnasında
veya inat olarak
söylemiş olması meseleyi değiştirmez. Meselâ dine
küfredenlerin çoğu öfke anında küfretmektedir, Allah'a küfredenlerin çoğu
tartışma esnasında kızgınlıkla küfretmektedir veya sadece insanları güldürmek,
onları eğlendirmek için dinî bir mesele ile alay etmektedirler. Meselâ kişi,
kendisine nasihat eden bir arkadaşına 'Eğer sen cennete girersen kapısını
kapat, beni içeri sokma1 demektedir.
Yukarıda bahsettiğimiz
hususlardan anlaşılmıştır ki insan bazen basit ve mânâsız
bir kelimeden ötürü
veya söylemekle fikir
ve ifade özgürlüğünü
kullandığını zannederek bir hakikati yalanlamaktan dolayı İslâm'dan çıkmakta,
mürted olmaktadır. Oysa böyle bir kimse tarafından söylenmiş basit bir söz veya
umursanmayan bir konuşma, onun varacağı nokta hususunda ciddi bir neticeyi
tevlid etmektedir. Böylece kişi, bütün günahları bağışlanacak bir
müslüman olmaktan çıkarak,
Allah'ın rahmetinden ümit kesen bir kâfir olmaktadır. Bu durumdaki bir
kişi, ne kadar iyilik ve hayır işleri yaparsa yapsın sonuç değişmez. Ayrıca
İslâmî bir toplumda bu tür kişinin hakları elinden alınır. Bu hakları şöyle sıralayabiliriz;
a. Hayat hakkı. Çünkü kişinin idamı
gerekecektir.
b. Mülk edinme hakkı. Çünkü mülkiyeti düşmüştür.
c. Şer'î muameleleri ilga edilir. Meselâ
evliliği, mirası ve benzerleri ilga edilir. Bunun tafsilatı ileride gelecektir.
Bu bakımdan ne kadar
öfkelenmiş olursa olsun bir müslümanın mürtedliği gerektiren söz ve
hareketlerden kaçınması vacibdir. Müslüman,
öfkesini dizginlemeli, kendisini
dinden çıkaracak kelimeleri söylememek için kendisini
zorlamalıdır. Aksi takdirde hem dünyası, hem de ahireti harap olur.
İrtidat hususunda
kadın ve erkek arasında fark yoktur; her ikisi de irtidat etmenin cezasını
çeker. Âkil ve baliğ olduğu halde irtidat eden erkek veya kadına tatbik
edilmesi gereken hususlar ve ceza şudur:
1. İrtidat
eden kadın veya erkeğin derhal tevbeye davet edilmesi vacibdir. Zira o kişi,
kafasına takılan bir şüpheden veya aklî dengesini bozan bir öfke krizinden
ötürü irtidat etmiş olabilir. Bu nedenle onun uyarılması, hakikatin kendisine
gösterilmesi gerekir. Bu da ancak nasihat etmek, tevbeye davet etmek, üzerinde
bulunduğu durumun batıl ve tehlikeli bir yol olduğunu göstermek ve onu bu
hususta ikna etmekle olabilir.
2. İrtidat eden erkek veya kadın mürted olmakta
ısrar etmenin kötü neticelerinden sakındınlmahdır; yani tevbe etmediği takdirde
öldürüleceği kendisine söylenmelidir. îrtidat eden kişinin, mürted olmakta
ısrar etmesi;
ister inat, ister
inanç, isterse de alay nedeniyle olsun hüküm değişmez.
3. Mürtedlikte ısrar eden erkek veya kadının
katledilmesi vacibdir. Çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Dinini değiştiren
(İslâm'dan dönen) kişiyi öldürün.
Allah'tan başka
ibadete layık hiçbir ilah bulunmadığına ve benim de Allah'ın muhakkak bir
elçisi olduğuma şehadet eden müslüman kimsenin kanı helâl olmaz, ancak şu üç
sebepten biri ile helâl olur; Evli olduğu halde zina etmekle, haksız yere bir
nefsi öldürmekle, İslâm dinini terkedip cemaatten ayrılmakla!
Cabir'den şöyle
rivayet edilmiştir: 'Ümmü Rûman isimli bir kadın irtidat etti. Hz. Peygamber,
onun tekrar İslâm'a davet edilmesini, kabul etmediği takdirde öldürülmesini
emretti',
Mürted'in cezasının,
öldürülmek olduğunu yukarıda söylemiştik. Ancak mürted olan kişinin öldürülmesi
için şu şartların mevcut olması gerekir:
1. Mürted olan kişi âkil ve baliğ olmalıdır.
Çocuk veya delinin
irtidat etmesine itibar edilmez. Çünkü onlar mükellef değildir. Ancak irtidat
eden çocuğun velîsinin çocuğu terbiye etmesi, onu bu işten uzaklaştırması,
yaptığı işten veya söylediği sözden dolayı onu tevbeye davet etmesi gerekir:
2. İrtidat eden kişi tevbeye davet edilmelidir.
îrtidat eden erkek
veya kadın, tevbe teklif edilmeden öldürülmez.
Rivayet edildiğine
göre Yemen valisi Ebu Musa el-Eş(arî'nin yerine vali tayin edilen Muaz b. Cebel
Yemen'e geldiğinde Ebu Musa ona bir minder atarak şöyle dedi:
- Otur, istirahat et.
Muaz b. Cebel bir
kişinin bağlanmış olduğunu görerek onun kim olduğunu sorduğunda Ebu Musa
el-Eş'arî şöyle dedi:
- O bir yahudi idi, müslüman oldu, sonra tekrar
yahudiliğe döndü,
- Onu öldürmedikçe oturmam.
Muaz b. Cebel bunu
söyledikten sonra Allah ve Rasûlü'nün hükmünün bu olduğunu üç defa söyleyerek
ısrar etti. Bunun üzerine Ebu Musa el-Eş'arî onun öldürülmesini emretti.
3. İrtidat eden kişinin mürtedliği, kişinin
kendi ikrarıyla veya iki adil şahitle sabit olmalıdır.
Bir müslüman irtidat
eder tevbe de etmezse öldürülmesi dışında onun üzerine şu hükümler terettüb
eder:
1. Mallarının tümüne hacr konur. Yani irtidat
eden kişinin mallan halifenin veya vekilinin tasarrufu altına girer. İrtidat
eden kişiye bu mallardan sadece nafakası verilir. Eğer kişi tevbe edip tekrar
İslâm'a dönerse hacr kalkar, tevbe etmez de öldürülürse, irtidat ettiği andan
itibaren o malların sahibi olmadığı meydana çıkmış olur.
2. İrtidat eden kişinin alışverişi, hibesi,
rehin vermesi ve benzeri muamel el erdeki tasarrufları batıl olur. Çünkü
irtidat eden kişi, bu hususlardaki ehliyetini kaybetmiş olur.
3. İrtidat
eden kişi ile akrabaları arasında miras kesilir.
Kişi irtidat ettiğinde
müslüman bir yakını ölürse, onun mirasını alamaz; zira Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Müslüman kâfire, kâfir
de müslümana mirasçı olmaz.
4. İrtidat eden kişi hanımından ayrı tutulur.
İrtidat eden bir
müslümanla müslüman hanımı birbirinden ayırılır. Ancak bu, boşanma şeklinde bir
ayırma değildir. Sadece nikâh akdi askıya alınmış olur. En sahih görüşe göre
tevbe eder de iddet müddeti içinde İslâm dinine dönerse, yeni bir nikâh akdi
yapılmaksızın, eski akidle karısına döner. Eğer iddet müddeti içinde tevbe edip
İslâm'a dönmezse, nikâh akdi fesholur ve akdin, kişinin mürted olduğu andan
itibaren fesholduğuna hükmedilir. Kişi, bundan sonra tevbe edip İslâm'a
dönerse, ancak yeni bir nikâh akdi ve yeni bir mehirle karısına dönebilir.
1. Öldürülen
mürtedi yıkamak, kefenlemek ve onun cenaze namazını kılmak haramdır. Çünkü o
kişi İslâm dairesinden çıktığı için -başka bir sebepten ötürü değil-
öldürülmüştür. Ancak İslâm dinine boyun eğip hükümlerine sarılan kişiler
öldükten sonra yıkanıp kefenlenir ve namazları kılınır. Nitekim Allah Teâlâ
şöyle buyurmuştur:
İçinizden kim dininden
dönüp kâfir olduğu halde ölürse, işte onların dünyada da ahirette de amelleri
ziyan olmuştur. (Bakara/217)
2. Öldürülen
mürted, müslüman mezarlığına defnedilmez.
Mürted olduğu için
öldürülen kişiye, müslümanların mezarlığından uzak bir yerde çukur açılarak
oraya atılır ve üzeri toprakla kapatılır.
3- İrtİdat
eden kişinin yakınları ona mirasçı olamazlar.
Çünkü. verasetin
temeli olan 'din birliği' ortadan kalkmıştır. Bunun delili ise yukarıda
zikrettiğimiz hadîs-i şeriftir. İrtidat eden kişinin mülkiyetinde bulunan mallar,
onun İrtidatıyla birlikte onun mülkünden çıkmış olur. Ancak bu hüküm, o kişi
mürted olarak ölünce kesinleşir. Çünkü onun ölmesiyle, o malların irtidat
ettiği itibaren onun mülkü olmadığı anlaşılır.