Fetva Konuları
SOSYAL HAYAT
1011. Selamlaşma nasıl yapılır, hükmü nedir?
Barış, rahatlık, esenlik demek olan selam, bir terim olarak Müslümanların
karşılaştıkları zaman kullandıkları esenlik dileğini ifade eden özel sözlerdir.
İslamî uygulamada selamlaşma, taraflardan birinin diğerine “Selamün aleyküm”
(selâm, esenlik ve güven sizin üzerinize olsun) demesi; diğerinin ise, “Ve
aleyküm selâm” (Sizin üzerinize de selâm, esenlik ve güven olsun) şeklinde cevap
vermesi ile gerçekleşir.
Dinimiz müslümanları kardeş ilan etmiş, kardeşlik bilincinin yerleşip devam
etmesi için de onlara bazı görevler yüklemiştir. Bu görevlerden biri de
selamlaşmaktır.
Kur’anı Kerim’de, “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya
aynı ile karşılık verin.” (Nisa, 4/86) buyurulmuştur.
Selama misliyle karşılık vermek, “Selamün aleyküm” diyene “Ve aley küm selam
şeklinde; “Selamün aleyküm ve rahmetullah” diyene ise “Ve aleyküm selam ve
rahmetullah” şeklinde cevap vermekle olur.
Selama daha iyisi ile karşılık vermek ise “Selamün aleyküm” diyene, “Ve aleyküm
selam ve rahmetullah” şeklinde; “Selamün aleyküm ve rah metullah” diyene de “Ve
aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü” şeklinde karşılık vermekle olur.
Hz. Peygamber (s.a.s.), “Amellerin hangisi daha hayırlıdır” diye soran kimseye
“Yemek yedirmen ve tanıdığmatammadığma selam vermendir.” (Buhârî, İman, 18)
buyurmuştur.
Selamı teşvik eden bir başka hadisi şerif de şöyledir: “Siz iman etmedikçe
cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş
olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi sevebileceğiniz bir şeyi söyleyeyim
mi? Aranızda selamı yayınız.” (Müslim, İman, 22, no: 93)
İki Müslüman karşılaştığında söze başlamadan önce selamlaşmalıdır. Resûlullah
(s.a.s.), “Selam, konuşmadan önce gelir” (Tirmizî, İsti’zân, 11) buyurmuştur.
İslamî âdâba göre binekte olan yaya olana, yaya olan oturana, az olanlar çok
olanlara, küçük büyüğe selam verir (Tirmizî, isti’zân, 14).
Bir gruptan ayrılan kişi de geride bıraktıklarına selam verir. Resûlullah
(s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz bir meclise vardığında selâm versin.
Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm,
sonraki selâmından daha üstün değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 49; Tirmizî,
İsti’zân, 15)
|