Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Bireysellik Ve Bencillik

                                                                        Vaaz Resimleri: w.jpg

Bireysellik; Birey olma, bir bireyin kendine özgü oluşu, bir insanı başkalarından ayıran, ona kişilik veren şey olarak tarif ediliyor.  İnsanın kendine değer vererek, kendini sıradan bir insan olmaktan kurtarması, kendini önemsemesi olarak da ifade ediliyor.

Bireysellik bize batıdan gelmiş bir kavram. Batıda bireyselleşme kilisenin katı baskısına bir tepki olarak ortaya çıktı. Bireye egosunu tatminde sonsuz özgürlük tanıdı.  Kendi için yaşayan bencil insanların çıkmasını sağladı.

Bencillik diğer bir ifade ile egoizm, insanın ben sevgisi ile öncelikle kendini düşünerek hareket etmesidir. Öncelikle kendini düşünme daha sonra sadece kendini düşünmeye kadar gidebilir.

Ben duygusu insanoğlunun yapısında vardır.

اِنَّ الْاِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعاًۙ

 “İnsanoğlu gerçekten çok bencil yaratılmıştır”( Meraic-19).

Bencillik, ben merkezli bir hayat tasavvurudur.  Hayatın merkezine kendini koyan insan; “Ben tok olduktan sonra bütün insanlar açlıktan ölse bana ne!” anlayışı ile yaşamaya başlar. “Bana değmeyen yılan bin yaşasın!”  ifadesi benciliği açık bir şekilde anlatan en yaygın deyimdir.

Evet insan bencil yaratılmıştır. Ama Allah, insanın fıtratına bencilliği yerleştirdiği gibi, fedakarlığı da yerleştirmiştir. Ve insana bencil olmamasını, kendi aleyhine bile olsa adaletten ayrılmamasını emretmiştir. Fedakar insanlar bencil davranmaz, iyilik güzellik adına haklarından feragat ederler.

Allah insana bencilliği değil fedakarlığı emretmekte, bireyselliği değil toplusal olmayı ümmetin maslahatını gözetmeyi emretmektedir.

Onun için Kuran’da dualar çoğunlukla biz içeriklidir.

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعٖينُؕ

“Ya rabbi, biz yalınızca sana ibadet eder, senden yardım dileriz”

اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقٖيمَۙ

“Bizi doğru yola ilet,”

وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

“Bizi ateşin azabından koru”

gibi  dualar insandaki ben duygusunu terbiye eder, insanı toplumsal düşünmeye yönlendirir.

İman esasen insandaki benlik duygusunu bize dönüştürmektir. Allah resulü

لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ - أَوْ قَالَ لِجَارِهِ - مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ

«Sizden hiç biriniz kendi nefsi için dilediğini (dinî kardeşi için de — Yahut komşusu için de — dilemedikçe (tam) îman etmiş olamaz.»  ( Müslim, Îmân 19)

وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا

“Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız.” ( Müslim, Îmân 24)

İnsandaki benlik duygusu insanı kendini Allah’a şirk koşmaya kadar götürebilir. Benlik duygusuna esir olan Şeytan Allah’a isyan etmiş ve Adem’e secde etmemiştir. Benlik duygusuna esir olan Firavun

فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىؗ

 “ben sizin en yüce rabbinizim” (Naziât-suresi 24)  diye bilmiştir.

İslam benlik duygusunu terbiye etmeye çalışmış ve ben duygusuna esir olmayan nefsini terbiye eden, birçok güzel insan yetiştirmiştir. Müslüman olduğu halde benlik duygusuna esir olanlar, İslam tarihi boyunca birçok problemin kaynağı olmuştur. 

Ne yazık ki son dönemlerde Müslümanlar da bireysellik ve bencillik daha da artış göstermektedir. İnsanların vefasızlığı ve bencilliği ile karşılaştıkça, bencil olmayan insanlarda kınadıkları bu davranışa yönelmektedirler.

Sosyal medya paylaşımlarında sıkça karşılaşıyoruz. Bencilliklerden şikayet edenlerin, bundan sonra sadece kendime değer vereceğim paylaşımlarını.

Allah resulü güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiştir. Kınadığımız bir davranışı bu kadar kolay sahiplenmek Müslüman’ca bir davranış olmaz.

Bu kadar kolay sahipleniyoruz çünkü bencil olmaya çok meyyaliz. Zaten bencilliğimizi ilan etmeden de bencilce davranışlar içerisindeyiz.

Hepimiz her şeyin en iyisini ben bilirim, her şeyin en iyisini ben yaparım, her şeyin en iyisini ben düşünürüm havasındayız.

Hayatın merkezine kendimizi koyuyor bütün analizlerimizi, tartışılmaz doğrular gibi dayatıp, farklı tahlilde bulunan Müslümanlara hakaret edebiliyoruz.

Arkadaşlarımızla, yakınlarımızla ilişkilerimizde öylesine bencilce davranıyoruz ki, kendi nefsimizle ilgili olunca çok basit şeyleri çok önemserken, bir başkası ile, hatta yakınımızla, hatta arkadaşımızla ilgili hayati bir konuyu, önemsiz görebiliyoruz. İstiyoruz ki herkes bizimle ilgilensin ama biz kimse ile ilgilenmeyelim. Hayat bizim etrafımızda dönsün istiyoruz. Kendi yaptığımız şeyleri çok önemserken, insanlarında önemsemesini isterken, biz başkaların yaptıklarını gereğince taktir etmiyor önemsemiyoruz.

Bu kadar benciliz ama bencil olduğumuzun da farkında değiliz. Gizli bir kibir yaşıyoruz sanki.  Allah resulü

لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مَنْ كَانَ فِى قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ كِبْرٍ

"Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir” (Müslim, Îmân, 147) buyurmuş.  Rabbimiz de

اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالاً فَخُوراًۙ

“Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.” (Nisa-36) buyuruyor. Peki, bu kadar bencil olup ta kibirli olmamak mümkün mü?

Kibir; insanın kendini başkalarından büyük görerek, kendini beğenmesidir. Tevazu ise alçakgönüllü olmak, nefsinde bir üstünlük görmemektir. Tevazu insanı kibirden korur. Tevazu insanı küçültmez hatta büyütür. Kibirli insanlar bile, kibirli insanları değil mütevazı insanları severler. Mütevazılık rol yaparak olmaz. İnsanın mütevazı olabilmesi için gerçekten tevazu sahibi olması gerekir.

İnsanların vefasızlığı bizim bencilliğimizin mazereti olmaz. Vefasızlıklara karşı bile vefa göstermek, İslam ahlakının gereği bir davranış olur. Çünkü biz kötülüklere iyilikle karşılık veren bir kültürün mensuplarıyız. Rabbimiz

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُؕ اِدْفَعْ بِالَّتٖي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَمٖيمٌ

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş!” (Fussilet-suresi 34)

Biri sana kötülük yapsa sen ona ne yaparsın? Sorusuna Hz. Ali (ra) her seferinde iyilikle karşılık veririm cevabını vermiştir. Ömrü boyunca da kendine kötülük yapanlara hep iyilik yapmıştır.

Muhterem Müslümanlar!

Aynı şekilde Hz. Yûsuf (a.s.) da bizim için bu konuyu kavramamızda iyi bir misal olacaktır. O hayatı boyunca sürekli kötülüklerle karşı karşıya kalmıştır. Çocukken kuyuya atıldı. Mısır’da köle olarak satıldı. Ahlaken çok dengeli birisi olmasına rağmen çirkin bir iftiraya uğradı ve hapse düştü. Ancak o uğradığı kötülüklere sabretmesi, iyilikten vazgeçmemesi ve Allah’ın ona verdiği hikmet ve yetenekten dolayı düşmanlarını dost hâline getirdi ve içinde yaşadığı gayrimüslim ülkenin ekonomisini idare eden yönetici konumuna yükseldi. Kur’an’daki Yûsuf (a.s.) kıssasının sonunda şöyle buyurulmaktadır:

قَدْ مَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَاؕ اِنَّهُ مَنْ يَتَّقِ وَيَصْبِرْ فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُضٖيعُ اَجْرَ الْمُحْسِنٖينَ

 “Allah bize iyilikte bulundu. Çünkü kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez, dedi.” ( Yûsuf suresi, 90)

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

لاَ تَكُونُوا إِمَّعَةً تَقُولُونَ إِنْ أَحْسَنَ النَّاسُ أَحْسَنَّا وَإِنْ ظَلَمُوا ظَلَمْنَا وَلَكِنْ وَطِّنُوا أَنْفُسَكُمْ إِنْ أَحْسَنَ النَّاسُ أَنْ تُحْسِنُوا وَإِنْ أَسَاءُوا فَلاَ تَظْلِمُوا

 “‘İnsanlara iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz.’ diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilikle karşılık vermeyi, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi alışkanlık hâline getirin.” (Tirmizî, Birr, 113; Hadis No: 2007)

Muhterem Kardeşlerim

Bencillik konusunda hepimizin kendi nefsimizi sorgulamamız gerektiğine inanıyorum. Burada nefsimize sormamız gerekiyor. Kendi düşüncelerimizi, kendi analizlerimizi, kendi dertlerimizi, sorunlarımızı önemsediğimiz kadar, arkadaşlarımızın, dostlarımızın, kardeşlerimizin düşüncelerini, dertlerini, sorunlarını önemseyebiliyor muyuz? Ya da ne kadar önemsiyoruz? Bu sorulara kendi iç dünyamızda samimi cevaplar vermemiz gerekiyor.

Düşünce boyutunda öncelikle, kendi düşüncelerimizin mutlak doğruluğu, karşı düşüncelerin mutlak yanlışlığı anlayışından kurtulmamız gerekiyor. Kendi yanılma payımızı hiçbir zaman unutmayalım ki, böylece faklı düşünen ve farklı mezhep ve cemaatte olan Müslümanlara karşı daha anlayışla daha kardeşçe yaklaşa bilelim. Tartışmalarda kırıcı olmaktan kurtulalım.

Davranış boyutunda, insani ilişkilerimizde benmerkezcilikten kurtulalım. İslam’ın ve toplumun maslahatını şahsi menfaatimizin üzerinde tutalım. Eşimize, dostumuza, arkadaşımıza, arkadaşlığımıza, değer verelim. Menfaate dayalı bir ilişki değil dostluğa kardeşliğe dayalı bir ilişki geliştirelim. İnsanlar vefasız diye bizde vefasızlık yapmayalım. Bize kötülük yapanlara bile iyilik yapabilecek erdemli bir tavır geliştirebilirsek, insanların hatalarını yanlışlarını hoş görecek, bağışlayacak bir gönül genişliği yakalayabilirsek, bencillikten ve bencil olmaktan kurtulabiliriz.

 

 

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Aralık 09 2021 21:19:17 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,876,455 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024