Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Yardım ve Zafer Allah’tandır

Vaaz Resimleri: w.jpg

وَانْصُرْنَا عَلى مَنْ عَادَانَا

 “Allâhım!.. Bize –Müslümanlara– düşmanlık edenlere karşı Sen bize yardım eyle..” ( Tirmizî, Deavât 80, V, 528 hadis no: 3502)

Muhterem Kardeşlerim Mü’minin Mücâdelesi, “Saâdete Dâvet” Mücâdelesidir

Târih boyunca îmanla küfür, hakla bâtıl, adâletle zulüm dâimâ mücâdele hâlinde olmuştur. Îmân ehli yeryüzünde huzur ve saâdetin hâkim olması için çalışmış, çıkarları zedelenen küfür ehli ise dâimâ îmân ehline karşı cephede olmuştur. Herkese hayır ve iyilik etmek için çırpınan mü’minler, çıkarından başka bir şey düşünmeyen zâlimler tarafından eziyet ve işkencelerle sürekli rahatsız edilmişlerdir.

Allâh’a kulluğun ve O’nun rızâsını kazanma arzusunun gereği olarak insanlığa zararlı olan her şeye karşı çıkan mü’min; gayet tabiî olarak içki ve kumara, fâiz ve karaborsaya, her çeşit uyuşturucuya, zinâ ve fuhuşa, rüşvet ve iltimâsa, zulüm ve haksızlığa, sömürü ve baskıya, terör ve anarşiye, bilgisizlik ve köleliğe, azgınlık ve kötülüğe karşı çıkacak, bunlara karşı en güzel metotlarla mücâdele edecektir.

وَانْصُرْنَا عَلى مَنْ عَادَانَا

“Allâhım!.. Bize –Müslümanlara– düşmanlık edenlere karşı Sen bize yardım eyle..”

Bu hadîsimizde Arapça’daki yardım etmek anlamındaki “sâ’ade” ve “e’âne” gibi fiiller yerine;yardım etmek yanında mazlûma destek olmak ve zafer ihsân etmek anlamına da gelen “Nesara” fiili kullanılmıştır. Bu fiil, özellikle düşmanlar, zâlimler veya haksızlık yapan kimseler karşısında yalnız kalan mazlûma destek olmak  anlamında kullanılmaktadır.

Herkesin hidâyetle nurlanmasını arzu eden, inançsız insanların da îmanla aydınlanmasını isteyen, dolayısıyla onlara rahmet ve şefkatle yaklaşan mü’minin -Kur’ân’da belirtilenler dışında- potansiyel düşmanı yoktur. Ancak mü’minlere karşı cephe alan, ona düşmanlık besleyen kinci ve gaddar kişiler dâimâ varolmuştur. Dolayısıyla hadîsimizde     “düşmanlarımıza karşı bize yardım eyle” ifâdesi yerine وَانْصُرْنَا عَلى مَنْ عَادَانَا “Bize düşmanlık edenlere karşı sen bize yardım eyle” ifâdesi tercîh edilmiştir.

لَتَجِدَنَّ اَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذٖينَ اٰمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذٖينَ اَشْرَكُواۚ

“İnsanlar arasında îmân edenlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve Allâh’a şirk koşanları bulursun.”( Mâide, 82)

Âyette adı geçen yahudiler, kendi dînî inancını sükûnet içerisinde yaşamaya çalışan, ibâdetlerine düşkün kendi hâlinde yahudiler değildir. İslâm Târihi’ndeki uygulamalarda savaşlarda ve fetihlerde sâdece kendi dînî inancını yaşayan yahudilere, hristiyanlara ve bunların din adamlarına dokunulmamış, İslâm ordusuna karşı çıkmadığı, savaşmadığı ve komplo kurmadığı müddetçe farklı dînî inançlara sâhip olanlara dâimâ hoşgörüyle davranılmıştır.

Yukarıdaki âyette îmân edenlerin azılı düşmanı olarak nitelendirilen yahudiler komplocu, suikastçı, gaddar, kindar ve savaşçı olan yahudilerdir. Bunlar kendi peygamberlerini bile acımasızca öldüren, kan dökmeyi, işkence yapmayı ve kendi çirkin emelleri için insanları köle gibi kullanmayı seven Siyonist Yahudilerdir. Yahudi ırkını en üstün ırk kabûl eden, bütün insanlığı Yahudi ırkının kölesi telakkî eden; şu âna kadar Marksizm, Darwinizm, Irkçılık, Feminizm, Masonluk, Sosyalizm, Kapitalizm... gibi pek çok zararlı ideolojiyi kurmuş ve desteklemiş olan, emperyalist amaçlar taşıyan ırkçı ve yayılmacı Siyonistler, İslâm’a ve müslümanlara karşı son derece kin ve intikam beslemektedirler.

İkinci grup îman düşmanları ise müşriklerdir. Din mefhumuna kökten karşı çıkan müşrik, dinsiz, ateist ve putperest bütün akımlar da boy hedefi olarak İslâm’ı seçmiş, İslâm’a karşı kan kusmuşlar, ateş püskürmüşlerdir. Peygamberler karşılarında dâimâ hak, adâlet, rahmet, sevgi, hoşgörü, huzur ve saâdet düşmanı bu müşrik insanları bulmuş, bunlara karşı her çeşit mücâdele metodunu denemişlerdir.

Yılmadan, usanmadan şanlı-şerefli bir mücâdele veren peygamberler kervânına en son Rasûl-i Ekrem Efendimiz (sav) eklenmiş, müşriklere karşı yıllar süren mücâdele ve cihaddan sonra Mekke’nin Fethi ile zaferi dünyâya îlân etmiş, ama fetihte kendilerine düşmanlık edenleri bile af ve hoşgörüsüyle kuşatmıştır. 

Bize kin ve düşmanlık besleyen, dînimize, îmânımıza, nâmusumuza ve vatanımıza göz diken bu İslâm düşmanlarına, Allah düşmanlarına karşı dâimâ uyanık olmamız, bunları iyi tanımamız ve bunlarla savaşırken Allâh’ın yardımını dilememiz emredilmektedir. Müslümanın hedefi toprak elde etmek, ganîmet kazanmak, sınırları genişletmek değildir. Müslümanın asıl gâyesi mânevî fetihtir, yâni gönüllerin İslâm’a açılmasıdır. Onun tek amacı; insanlığın adâlet, hürriyet, eşitlik, şefkat, merhamet, sevgi, saygı, hoşgörü, hizmet, fedâkârlık... gibi en yüce evrensel değerlerle kucaklaşması, netîcede dünyâ ve âhiret saâdetinin kazanılmasıdır.

Muhterem Kardeşlerim  Zaferi İhsân Eden Yalnız ve Yalnız Allah’tır

Mü’min; mülkün yegâne sâhibinin Allah olduğuna îmân eder. ‘Bize rızık veren, hastalıklarımızda bize şifâ veren, bizi başarıya ulaştıran ve düşmanlara karşı bize zafer ihsân eden yalnız Allah’tır’ diye inanır.

وَمَا النَّصْرُ اِلَّا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِؕ اِنَّ اللّٰهَ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ

“Yardım ve zafer ancak Allah tarafındandır. O, Azîz (engellenemeyen sonsuz güç sâhibi) ve Hakîm (eşsiz hüküm ve sonsuz hikmetsâhibi)’dir”.( Enfâl, 10, Âl-i Imrân, 126., )

Zaferin yalnız Allah’tan geldiğine inanan mü’min kul dâimâ Rabbine yalvarmış, hem kendisi hem de mensûbu bulunduğu îman topluluğu için inançsız insanlara va zâlimlere karşı Cenâb-ı Hakk’ın yardımını ve desteğini talep etmiştir.

Târih boyunca zâlimin zulmü hiçbir zaman sürekli olmamış, Cenâb-ı Hakk daha dünyâda iken zâlimleri çok büyük felâketlerle cezâlandırmıştır. Allah mü’min kuluna, kulluk imtihânının gereği olarak bir müddet belâ ve sıkıntı takdîr etse de netîcede ona yardım etmiş, mü’minin çektiği belâ ve sıkıntıları da ecir ve mükâfât olarak yazmıştır.

Muhterem Kardeşlerim  Mü’min, Sâdece Allah’tan Yardım Diler

Mü’min kul, namazının her rek’atında

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعٖينُؕ

“Ancak Sana kulluk eder ve ancak Senden yardım dileriz”( Fâtiha, 5) diyerek Rabbine yönelir. Fânî varlıklardan medet ummanın İslâm akîdesine, onun temiz inancına zarar vereceğini düşünür. Mü’min yalnız Allah’tan yardım diler, arzu ve ihtiyâcını, dilek  ve şikâyetlerini sâdece Rabbine arzeder, her çeşit tasarrufun O’nun elinde olduğuna inanır.

Her gece okumamız istenen, hakkında

مَنْ قَرَأَ الآيَتَيْنِ مِنْ آخِرِ سُورَةِ الْبَقَرَةِ فِي لَيْلَةٍ كَفَتَاهُ

 

“Kim bu iki âyeti bir gece okursa, bu iki âyet o kişiye yeter.”( Tirmizî, Sevabü’l-Kur’ân 4)  buyurulan, “Âmener-Rasûlü...”diye başlayan Bakara Sûresi’nin son iki âyetinin:

اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرٖينَ

 “Mevlâmız sensin. Kâfirler topluluğuna karşı bize sen yardım eyle” ( Bakara, 286)  diye sona ermesi çok anlamlıdır.

Mü’min, bu duâsıyla günlük hayâtını inançsızlara karşı Allah’tan yardım dileğiyle bitirmektedir. Bu duâ, bir îman tâzelemesi, takviyesidir.

Bunun anlamı: “Her zaman karşıma îmansız bir gürûh çıkabilir. Ben onlara en güzel üslupla hak ve adâlet mesajını iletmeliyim. Onlarla en güzel şekilde mücâdele etmeliyim. Yâ Rabbi!.. Bu noktada senin yardım ve desteğini istiyorum” demektir.

Bu duâ ve yakarış, ertesi sabah başlayacak olan yeni bir gün için akşamdan mânevî tedbir almak, sabah başlayacak mücâdele için psikolojik hazırlık yapmak demektir. Mü’min bu gece ölürse bu îmanla ölecek, yaşarsa ertesi gün yaşayacağı hayâtını bu îmâna göre şekillendirecektir.

Muhterem Müslümanlar İlâhî Yardım, Allâh’ın Mü’minlere Vaadidir

Cenâb-ı Hakk Peygamberlerine ve mü’min kullarına yardım etmeye söz vermiştir.

اِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْاَشْهَادُۙ

 “Biz hiç şüphesiz elçilerimize ve îmân edenlere dünyâ hayâtında yardım ederiz.”( Mü'min (Ğâfir ) Suresi  51)

Bir başka âyette de;

وَكَانَ حَقاًّ عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنٖينَ

“Mü’minlere yardım etmek bizim üzerimize bir haktır” ( Rûm, 47)  buyurulmuştur. Bu âyetler îmanlı kula güç vermekte, sıkıntılar karşısında netîcenin mutlakâ kendi lehine olacağını bildiği için mü’min kula tesellî vermektedir. Mü’min, bu ilâhî vaade güvenerek Rabbine duâ ve niyazda bulunmaktadır. Vaadinden aslâ dönmeyen, vaadi mutlakâ gerçekleşecek olan Cenâb-ı Hakk’a olan sarsılmaz güveni sebebiyle mü’min, Rabbinden dâimâ bu yardımı beklemektedir.

لاَ تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي مَنْصُورِينَ لاَ يَضُرُّهُمْ مَنْ خَذَلَهُمْ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ

“Ümmetimden ilâhî yardımla desteklenen bir grup kıyâmete kadar mutlakâ bulunacaktır.”( İbn Mâce, Mukaddime 1)

Bu hadîs-i şerifte ilâhî yardımla desteklenen grup sıfatıyla mü’minlere müjde verilmektedir. Bedir’de, Uhud’da, Hendek’de, Huneyn’de ve diğer cihad meydanlarında ilâhî te’yidle ve meleklerle desteklenen mü’minlere kıyâmete kadar ilâhî yardım garantisi verilmektedir.

İlâhî yardım, -Cenâb-ı Hakk’ın dilediği- çeşitli şekillerde olabilir. Düşmanın kalbine korku verilmesi, savaşta mü’minlere yardım için meleklerin gönderilmesi, mü’minin gönlüne cesâret verilmesi, hiç beklenmeyen yerden rızık gelmesi, mü’minin  arzu ve dileklerinin gerçekleştirilmesi bu yardım şekillerinden sâdece birkaçıdır.

Fakat ilâhî yardım, bizim idrak edemeyeceğimiz ve bilemeyeceğimiz bazı ilâhî irade ve hikmetler sebebiyle gecikebilir. Büruc Suresi’nde anlatıldığı gibi, hiçbir suçları bulunmadığı halde sadece mümin oldukları için, kendilerini kahkahalarla seyreden gaddar, zalim, imansız yöneticilerin gözleri önünde, içi ateş dolu hendeklere atılıp genç-yaşlı, çoluk-çocuk demeden tamamı şehit edilen kahraman ve korkusuz Ashâb-ı Uhdûd olayında olduğu gibi, görünüşte bizim için mağlûbiyet sayılan bazı olaylarda Cenâb-ı Hakk’ın sayısız hikmetleri olabilir.

Bu sebeple biz netîce almaktan çok, hiçbir tâviz vermeden ulvî İslâmî prensiplere, eşsiz mânevî ölçülere uygun davranmaya gayret edeceğiz. En güzel ve en barışçı metotlarla îmansızlarla, dinsizlerle, siyonistlerle meşrû mücâdeleye devâm edeceğiz. Ama kesinlikle bileceğiz ki; hayırlı netîce dâimâ takvâ sâhiplerinin olacaktır.

Cenâb-ı Hakk, kulunun kendisine daha çok niyazda bulunması için.. kulunun bu yardıma ehil olacak konuma gelebilmesi için.. kulunun kendisinden beklenen maddî sebeplere, kâinatta var olan fıtrî kânunlara riâyet etmemesi sebebiyle.. veya başka sebeplerle ilâhî nusret ve desteğini erteleyebilir. Bütün bu durumlarda mü’minin görevi, ümitsizlik ve karamsarlık yerine maddî ve mânevî sebeplere sarılmak ve ısrarla Cenâb-ı Hakk’ın yardımını istemeye devâm etmektir. Zîrâ en güzel yardımcı O’dur.

وَاعْتَصِمُوا بِاللّٰهِؕ هُوَ مَوْلٰيكُمْۚ فَنِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّصٖيرُ

“Allâh’a sarılın. O sizin yegâne dostunuzdur. O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır.”( Hacc, 78)

Muhterem Müslümanlar  İlâhî Yardım Şartlı Yardımdır

Cenâb-ı Hakk mü’min kuluna yardım eder, mü’min kuluna destek olur ve düşmanlarına karşı savaşta zafer ihsân eder. Ancak bu Rabbanî yardım, belirli bir şarta bağlanmıştır. Bu şart, Allâh’a yardım etme -yâni Allâh’ın dînine yardım etme- şartıdır:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ

Ey îman edenler!.. Siz Allâh’a -Allâh’ın dînine- yardım ederseniz, Allah size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” ( Muhammed, 7)

Buna göre Allâh’ın adını yüceltirsek, Allâh’ın dînini yayarsak ve Allâh’ın kitâbını uygularsak Allâh’ın yardımına erişebiliriz. İhlâs ve takvâdan uzak bir hayat yaşayan, Allâh’ın dînine yardım etme rolünü oynayıp şahsî menfaatlerini üstün tutarak dînî ve mukaddes mefhumları istismâr edenler Allâh’ın yardımına nâil olamazlar.

İlâhî Yardıma Erişebilmek İçin Diğer Vesîleler

a. Zayıfların elinden tutmalıyız

Allâh’ın yardımını, maddî ve mânevî zenginlik, bol rızık mı istiyorsunuz?! İşte size eşsiz nebevî ölçü:

هَلْ تُنْصَرُونَ وَتُرْزَقُونَ إِلاَّ بِضُعَفَائِكُمْ

 “Siz ancak zayıflarınız sebebiyle yardıma ve rızka nâil olursunuz”.( Buhârî, Cihad 76)

Zayıf, kimsesiz, garip, dul, yetim, fakir, yoksul, borçlu, hasta, dertli, esir, felâketzede, depremzede kimselere yardım etmek Allâh’ın rızâsını ve yardımını kazanmaya vesîledir.

b. Sabırlı ve sebatkâr olmalıyız

İlâhî yardıma tâlip olan mü’min yılmadan usanmadan çalışmalı, sebeplere sarılmalı, sıkıntılara göğüs germeli, sabırlı ve tahammüllü olmalıdır. Bu mânâyı ifâde etmek üzere Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır:

“Yardım, sabırla berâberdir”.( Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,307)

İmtihânında başarılı olmak isteyen, hastalığında şifâ bekleyen, cihâdında zafere erişmek isteyen, zâlimler karşısında Hakk’ın yardımını bekleyen sabırlı ve gayretli olmalıdır:

وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلٰى مَا كُذِّبُوا وَاُو۫ذُوا حَتّٰٓى اَتٰيهُمْ نَصْرُنَاۚ

 “Onlar yalanlanmalarına ve eziyete uğramalarına karşılık sabrettiler. Nihâyet onlara bizim yardımımız geldi.”( En’am,  34)

c. Allâh’a isyân etmemeliyiz

Allâh’ın yardımını arzu eden müslüman Allâh’ın emirlerine karşı gelmemeli, O’na karşı isyan sayılabilecek söz ve davranışlardan sakınmalıdır.

Hem içki, kumar, fâiz, fuhuş, rüşvet, zulüm ve haksızlıklara devâm ediyor, hem de Allâh’ın yardımını talep ediyorsak kendimizi aldatıyoruz demektir. Zîrâ:

 “Allah kendisine isyân eden kimseye yardım edecek değildir” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 330)  buyurulmaktadır.

İsyankâr kul, önce Hakk’a yönelmeli, günahlarına tevbe etmeli, arkadaş ve dost çevresini yeniden gözden geçirmeli, hayâtını şirk, tağut, bid’at ve hurâfelerden arındırmalı, Allâh’a isyandan vazgeçmeli, sonra da O’nun yardımını istemelidir.

d. Zâlimlere karşı “Duâ” silâhını kullanmalıyız

Bugün her zamankinden çok Allâh’ın yardımına muhtâcız. Bugün her zamankinden çok ilâhî yardımı talep etmek zorundayız. Bugün her zamankinden daha çok duâ etmeliyiz.

Duâ etmeliyiz ki Allah ve Rasûlü’nün emrettiği şekilde İslâm’ı yaşamak isteyenler hiçbir ülkede ezilmesin, horlanmasın, en tabiî insan haklarından mahrûm edilmesin, îdâm edilmesin, hapsedilmesin, sürülmesin, psikolojik işkence ve eziyetlere tâbî tutulmasın...

Ama bu duâlarımız sâdece sözlü duâ olarak kalmamalı, fiilî duâ ile desteklenmelidir. Maddî yardımda bulunma, evimizi ocağımızı açarak destek olma, yardım etme ve dayanışma gibi elimizden gelen her çâreye başvurarak müslüman kardeşlerimize yardımcı olmalıyız. Olaylar karşısında âciz ve çâresiz kalmamalı, ümitsiz ve karamsar olmamalıyız.

 

Not: Bu vaaz Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay’ın Yeni Dünya Dergisi Nisan 2020, Yardım ve Zafer Allah’tandır başlıklı makalesinden hazırlanmıştır.

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Ağustos 26 2022 08:01:05 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,877,163 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024