ALLAH’TAN KORKMAK (HAVF)
ALLAH’TAN KORKMAK (HAVF)
قال الله تعالى :
{ وَاِيَّاىَ فَارْهَبُونَ[
“... Ey İsrailoğulları
yalnızca benden korkun(bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın).” (2 Bakara 40)
قال الله تعالى :
{ إن بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ[
“Şüphesiz Rabbinin
yakalaması son derece çetindir.” (85 Büruc 12)
قال الله تعالى :
{ وَكَذلِكَ أخذ رَبِّكَ إذا أخذ الْقُرَى وَهِىَ ظَالِمَةٌ إن أخذهُ اَلِيمٌ
شَدِيدٌ إن فِى ذلِكَ لآَيَةً لِمَنْ خَافَ عَذَابَ الآخِرةِ ذلِكَ يَوْمٌ
مَجْمُوعٌ لَهُ النَّاسُ وَذلِكَ يَوْمٌ مَشْهُودٌ وَمَا نُؤَخِّرُهُ إلا لأجَلٍ
مَعْدُودٍ يَوْمَ يَأْتِ لاَ تَكَلَّمُ نَفْسٌ إلا بِاِذْنِهِ فَمِنْهُمْ شَقِىٌّ
وَسَعِيدٌ فَاَمَّا الَّذِينَ شَقُوا فَفِى النَّارِ لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ
وَشَهِيقٌ.
[
“İşte senin Rabbin zulm
yani haksızlık eden kentlerin toplumlarını böylece kıskıvrak yakalayıverir.
Şüphesiz ki onun yakalaması çok şiddetli ve çok zorludur. Gerçek şu ki, bütün bu
anlatılanlarda ahiret azabından korkanlar için apaçık bir ders ve uyarı vardır.
O gün ki bütün insanlık bir araya gelecektir ve o gün her şey tüm açıklığıyla
ortaya konacaktır. O günü ancak bizim bildiğimiz sayılı bir vakte kadar
geciktiririz. O gün gelince Allah’ın izni olmaksızın kimse konuşamayacaktır. O
gün bir araya getirilenlerden kimileri felakete uğramış üzüntülü ve mutsuz,
kimileri de mutlu ve sevinçli olacaklardır. O gün mutsuz olanlar dünyadayken
yaptıklarından dolayı ateşte yaşayacaklar ve orada ah çekip inleyeceklerdir.”
(11 Hud 102-106)
قال الله تعالى :
{ وَيُحَذِّرُكُمُ اللهُ نَفْسَه[ُ
“Allah ancak kendisine karşı
gelmekten dikkatli olmanızı ister.” (3 Al-i İmran 28)
قال الله تعالى :
{ يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أخيهِ وَاُمِّهِ وَأبيهِ وَصَاحبتِهِ وَبَنِيهِ
لِكُلِّ أمرئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأن يُغْنِيهِ[
“O gün kişi kardeşinden,
annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün her kişinin
kendine yetecek bir derdi ve meşguliyeti vardır.” (80 Abese 34-37)
قال الله تعالى :
{ يَا أيها النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إن زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ
يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ
ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَ النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلكِنَّ
عَذَابَ اللهِ شَدِيد[ٌ
“Ey İnsanlar Rabbinize karşı
sorumluluk bilinci taşıyıp ondan korkun. Çünkü kıyamet vaktinin depremi
sarsıntısı gerçekten korkunç olacak. Onu gördüğünüz gün emziren analar
çocuklarını bırakıp unutacaklar ve her gebe kadın da çocuğunu düşürür. İnsanları
sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi alıklaşmış göreceksin. Çünkü Allah’ın azabı
şiddetlidir.” (22 Hacc 1-2)
قال الله تعالى :
{ وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَان[
“Hesap vermek için Rabbinin
huzurunda durmaktan korkan kula iki cennet vardır.” (55 Rahman 46)
قال الله تعالى :
{ وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ قالوا إنا كُنَّا قَبْلُ فِى
اَهْلِنَا مُشْفِقِينَ فَمَنَّ اللهُ عَلَيْنَا وَوَقَينَا عَذَابَ السَّمُومِ إنا
كُنَّا مِنْ قَبْلُ نَدْعُوهُ إنهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّحِيمُ[
“Cennetlikler birbirlerine
dönüp sorarlar ve derler ki “Bakın dünyada iken çoluk çocuğumuzun arasında
yaşarken Allah’ın bizden razı olmayacağını düşünerek sonumuzdan korku
içindeydik. Allah bize bol bol lütufta bulundu da ta iliklere işleyen cehennem
azabından korudu. Biz bundan önce dünyada da O’na yalvarıp ibadet ederdik. Çünkü
o iyiliği bol ve rahmeti geniştir.” (52 Tur 25-28)
397- عَنِ بْنِ
مَسْعُودٍ رَضِيَ اللَّه قال : حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم وَهُوَ الصَّادِقُ الْمَصْدُوقُ قال :إن أَحَدَكُمْ يُجْمَعُ خَلْقُهُ فِي
بَطْنِ أُمِّهِ أَرْبَعِينَ يَوْمًا نُطْفَةً، ثُمَّ يَكُونُ عَلَقَةً, مِثْلَ
ذَلِكَ ثُمَّ يَكُونُ مُضْغَةً مِثْلَ ذَلِكَ, ثُمَّ يُرْسَلُ الْمَلَكُ فَيَنْفُخُ
فِيهِ الرُّوحَ، وَيُؤْمَرُ بِأَرْبَعِ كَلِمَاتٍ : بكتب رِزْقِهِ,
وَأَجَلِهِ, وَعَمَلِهِ, وَشَقِيٌّ أَوْ سَعِيدٌ, فَوَ الَّذِى لاَ اِلهَ غَيْرُهُ
إن اَحَدَكُمْ لَيَعْمَلُ بِعَمَلِ اَهْلِ الْجَنَّةِ، حَتَّى مَا يَكُونُ بَيْنَهُ
وَبَيْنَهَا إلا ذِرَاعٌ، فَيَسْبِقُ عَلَيْهِ الْكِتَابُ فَيَعْمَلُ بِعَمَلِ
اَهْلِ النَّارِ، فَيَدْخُلُهَا, وَإن اَحَدَكُمْ لَيَعْمَلُ بِعَمَلِ اَهْلِ
النَّارِ، حَتَّى مَا يَكُونُ بَيْنَهُ وَبَيْنَهَا إلا ذِرَاعٌ، فَيَسْبِقُ
عَلَيْهِ الْكِتَابُ، فَيَعْمَلُ بِعَمَلِ اَهْلِ الْجَنَّةِ فَيَدْخُلُهَا.
397: İbni Mes’ud (Allah Ondan
razı olsun) demiştir ki: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ki, sözünde,
işinde doğru ve vahiyle doğruluğu tasdik olandır. Bize şöyle buyurdu:
-Sizden birinizin
yaradılışının başlangıcı olan temel maddeler anasının karnında kırk günde
derlenip toplanır. Sonra ikinci kırk günlük zaman içinde kan pıhtısı haline
döner. Sonra o kadar müddet zarfında da bir et parça haline gelir. Daha sonra
Allah bir melek gönderir de ona ruh üfürür ve şu dört şeyi yazması da emrolunur.
O kimsenin rızkını, ecelini, amelini ve iyi bir kimse mi yoksa kötü bir kimse mi
olacağı.
Kendisinden başka gerçek ilah
olmayan Allah’a yemin ederim ki sizden biri cennetliklerin yaptığı işi yapar ve
kendisiyle cennet arasında sadece bir arşın mesafe kalır. Sonra ana rahminde
iken yazılan hüküm öne geçer ve cehennemliklerin yaptıkları amelleri yaparak
cehenneme girer.
Yine sizden biri
cehennemliklerin yaptıkları işleri yapar ve kendisi ile cehennem arasında bir
arşın mesafe kalır. Sonra ana rahmindeki yazılan yazgının hükmü öne geçer ve o
kişi cennetliklerin yaptığı işleri yapmaya devam eder ve cennete girer. (Buhari,
Bed’ül Halk 6, Müslim, Kader 1)
398- وَعَنْهُ
قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يُؤْتَى بِجَهَنَّمَ
يَوْمَئِذٍ لَهَا سَبْعُونَ أَلْفَ زِمَامٍ, مَعَ كُلِّ زِمَامٍ سَبْعُونَ أَلْفَ
مَلَكٍ يَجُرُّونَهَا.
398: İbni Mes’ud (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu:
“Hesap günü cehennem
getirilir. Cehennemin yetmiş bin yuları vardır ve her bir yuları çeken de yetmiş
bin melek vardır.” (Müslim, Cennet 29)
399- عَنِ
النُّعْمَان بْنَ بَشِيرٍ رضي اللهُ عَنْهُمَا قال : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ : إن أَهْوَنَ أَهْلِ النَّارِ عَذَابًا
يَوْمَ الْقِيَامَةِ, لَرَجُلٌ تُوضَعُ فِي أَخْمَصِ قَدَمَيْهِ, جَمْرَتَان
يَغْلِي مِنْهُمَا دِمَاغُهُ, مَا يَرَى أن أَحَدًا أَشَدُّ مِنْهُ عَذَابًا,
وَإنهُ لأََهْوَنُهُمْ عَذَابًا
399: Numan ibni Beşir (Allah
Onlardan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyururken işittim demiştir:
“Kıyamet günü
cehennemliklerin azabı en hafif olanı o kimsedir ki ayaklarının altına iki kor
ateş konulur da onun etkisiyle beyni kaynar, hiçbir kimsenin kendisi kadar
şiddetli azabta olduğunu hatırına getirmez. Halbuki o azap edilenlerin en
hafifidir.” (Buhari, Enbiya 1, Müslim, İman 362)
400- عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدَبٍ رَضِيَ اللَّه أن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم قال : مِنْهُمْ مَنْ تَأخذهُ النَّارُ إِلَى كَعْبَيْهِ, وَمِنْهُمْ مَنْ
تَأخذهُ النَّارُ إِلَى رُكْبَتَيْهِ, وَمِنْهُمْ مَنْ تَأخذهُ النَّارُ إِلَى
حُجْزَتِهِ, وَمِنْهُمْ مَنْ تَأخذهُ النَّارُ إِلَى تَرْقُوَتِهِ .
400: Semüre ibni Cündüb
(Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Cehennemliklerin bazıları
vardır ki ateş topuklarına bazılarının dizlerine ve bellerine bazılarının da
köprücük kemiklerine kadar çıkar.” (Müslim, Cennet 33)
401- عَنِ ابْنِ
عُمَرَ رضي اللهُ عَنْهُمَا عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم {يَوْمَ
يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ[
قال : يَغِيبَ أَحَدُهُمْ فِي رَشْحِهِ إِلَى إنصَافِ أُذُنَيْهِ
401: İbni Ömer (Allah
Onlardan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu:
“İnsanlar kıyamet günü
Rablerine karşı hesap vermek üzere kabirlerinden kalkarlar, (ve öyle çok
bekleyecekler ki) Onlardan bir kısmı kulaklarının yarısına kadar ter içinde
kalıp kaybolacaklar.” (Buhari, Rikak 47, Müslim, Cennet 60)
402- عَنْ أنس بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّه قال : خَطَبَنَا رَسُولُ اللهِ صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم خُطْبَةً مَا سَمِعْتُ مِثْلَهَا قَطُّ، فَقال : لَوْ
تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ, لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً, وَلَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا.
فَغَطَّى اَصْحَابُ رَسُولِ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وُجُوهَهُمْ
وَلَهُمْ خَنِينٌ.
وَفِى رِوَايَةٍ:
بَلَغَ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عَنْ أَصْحَابِهِ شَيْءٌ
فَخَطَبَ, فَقال : عُرِضَتْ عَلَيَّ الْجَنَّةُ وَالنَّارُ, فَلَمْ أَرَ
كَالْيَوْمِ فِي الْخَيْرِ وَالشَّرِّ, وَلَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ,
لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً وَلَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا. قال : فَمَا أَتَى عَلَى أَصْحَابِ
رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم , يَوْمٌ أَشَدُّ مِنْهُ. غَطَّوْا
رُؤُوسَهُمْ وَلَهُمْ خَنِينٌ.
402: Enes (Allah Ondan razı
olsun)’den rivayete göre şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
eşini benzerini o güne kadar hiç duymadığım bir konuşma yaptı ve şöyle buyurdu:
“Eğer sizler benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız.” Bunun
üzerine sahabe yüzlerini kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladılar. (Buhari,
tefsiru sure-i Maide 12, Müslim, Fezail 134) (448’de tekrar gelecektir.)
* Müslim’in değişik bir
rivayeti şöyledir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e ashabından bir
haber ulaşmıştı da bunun üzerine şöyle bir konuşma yapmıştı: “Cennet ve cehennem
gözlerimin önüne serilip bana gösterildi. Hayır ve şer hakkında bugün gördüğümü
hiç görmedim. Eğer ahiret ve azap hakkında benim bildiğimi bilseydiniz elbette
az gülüp çok ağlardınız”, buyurdu. Rasulullah’ın ashabı bundan daha kederli bir
gün geçirmediler ve başlarını öne eğerek hıçkıra hıçkıra ağladılar. (Müslim,
Fezail 134)
403- عَنِ
الْمِقْدَادُ رَضِيَ اللَّه قال : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم يَقُولُ: تُدْنَى الشَّمْسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنَ الْخَلْقِ, حَتَّى
تَكُونَ مِنْهُمْ كَمِقْدَارِ مِيلٍ.قال سُلَيْمُ بْنُ عَامر: فَوَاللَّهِ, مَا
أَدْرِي مَا يَعْنِي بِالْمِيلِ, أَمَسَافَةَ الأرض أَمِ الْمِيلَ الَّذِي
تُكْتَحَلُ بِهِ الْعَيْنُ؟ فَيَكُونُ النَّاسُ عَلَى قَدْرِ أَعْمَالِهِمْ فِي
الْعَرَقِ , فَمِنْهُمْ مَنْ يَكُونُ إِلَى كَعْبَيْهِ, وَمِنْهُمْ مَنْ يَكُونُ
إِلَى رُكْبَتَيْه ِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَكُونُ إِلَى حَقْوَيْهِ, وَمِنْهُمْ مَنْ
يُلْجِمُهُ الْعَرَقُ إِلْجَامًا. وَأَشَارَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم بِيَدِهِ إِلَى فِيهِ .
403: Mikdad (Allah Ondan razı
olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle
buyurdu: “Kıyamet günü güneş insanlara bir mil mesafe kalıncaya kadar
yaklaştırılır.” Hadisi Mikdad’dan rivayet eden Süleym ibni Amir: Allah’a yemin
ederim ki Rasulullah mil ile yeryüzündeki mesafe ölçüsünü mü yoksa göze sürme
çekmek için kullanılan mil mi kasdetti bilmiyorum demiştir. Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem): “İnsanlar işledikleri kötü amelleri kadar tere
batarlar. Onlardan bir kısmı topuklarına, bir kısmı dizlerine, bir kısmı
bellerinin hizasına kadar bir kısmı da ağızları hizasına kadar ter içinde
kalırlar.” Rasulullah bunu söylerken eliyle ağzına işaret etti. (Müslim, Cennet
62)
404- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
يَعْرَقُ النَّاسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ, حَتَّى يَذْهَبَ عَرَقُهُمْ فِي الأرض
سَبْعِينَ ذِرَاعًا, وَيُلْجِمُهُمْ حَتَّى يَبْلُغَ آذانهُمْ,
404: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Kıyametin dehşetinden insanlar öyle bir terlerler ki onların
terleri yerin yetmiş arşın derinliğine ulaşır. ter onların ağızlarına ve
kulaklarına kadar ulaşır.” (Buhari, Rikak, 47, Müslim, Cennet 61)
405- وَعَنْهُ
قال : كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إِذْ سَمِعَ
وَجْبَةً. فَقال النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : هل تَدْرُونَ مَا
هَذَا؟ قُلْنَا : اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قال : هَذَا حَجَرٌ رُمِيَ بِهِ
فِي النَّارِ مُنْذُ سَبْعِينَ خَرِيفًا, فَهُوَ يَهْوِي فِي النَّارِ الآن حَتَّى
أنتهَى إِلَى قعرها ، فَسَمِعْتُمْ وَجْبَتَهَا.
405: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) ile beraberdik o sırada bir gümbürtü duyduk. Bunun üzerine: “Bu
gümbürtünün ne olduğunu biliyor musunuz? diye sordu. Biz: Allah ve Rasulü daha
iyi bilir, dedik. Rasulullah da:
“Bu yetmiş yıl önce cehenneme
atılmış bir taş olup şimdiye kadar durmadan yuvarlanıyordu nihayet cehennemin
dibine düştü. Şimdi gürültüsünü işitmiş bulunuyorsunuz” buyurdu. (Müslim, Cennet
31)
406- عَنْ
عَدِيَّ بْنَ حَاتِمٍ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : مَا مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ إلا سَيُكَلِّمُهُ رَبُّهُ لَيْسَ بَيْنَهُ
وَبَيْنَهُ تَرْجُمَان ، فَيَنْظُرُ اَيْمَنَ مِنْه,ُ فَلاَ يَرَى إلا مَا قَدَّمَ،
وَيَنْظُرُ اَشَْأمَ مِنْهُ, فَلاَ يَرَى إلا مَا قَدَّمَ، وَيَنْظُرُ بَيْنَ
يَدَيْهِ, فَلاَ يَرَى إلا النَّارَ تِلْقَاءَ وَجْهِهِ، فَاتَّقُوا النَّارَ
وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ .
406: Adî ibni Hâtim (Allah
Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Rabbiniz arada bir tercüman bulunmaksızın mutlaka
hepinizle konuşacaktır. O gün kişi sağına bakar önceden gönderdiği hayırlı
işleri ve sevabını görür, soluna bakar yine önceden işlediği kötülükleri ve
günahları görür. Önüne bakar önünde de sadece cehennemi görür. Öyleyse yarım
hurmayla da olsa cehennemden korunmaya çalışınız, hayırlı amellerinizi
artırınız.” (Buhari, Zekat 9, Müslim, Zekat 67)
407- عَنْ أبي
ذَرٍّ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : إني
أَرَى مَا لاَ تَرَوْنَ, أَطَّتِ السَّمَاءُ وَحُقَّ لَهَاأن تَئِطَّ, مَا فِيهَا
مَوْضِعُ أَرْبَعِ أصابعَ إلا وَمَلَكٌ وَاضِعٌ جَبْهَتَهُ سَاجِدًا لِلَّهِ,
وَاللَّهِ لَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ, لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً وَلَبَكَيْتُمْ
كَثِيرًا,وَمَا تَلَذَّذْتُمْ بِالنِّسَاءِ عَلَى الْفُرُشِ, وَلَخَرَجْتُمْ إِلَى
الصُّعُدَاتِ, تَجْأَرُونَ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى.
407: Ebu Zer (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Şüphesiz ben sizin görmediklerinizi görüyor ve bilmediklerinizi
biliyorum. Gökyüzü meleklerin çokluğundan dolayı çatırdayıp gıcırdadı bu
gıcırdamasında da haklı idi. Çünkü orada meleklerin secde etmediği dört
parmaklık bir yer bile yoktu. Vallahi eğer bildiklerimi bilseydiniz az güler çok
ağlardınız. Döşekler üzerinde kadınlarınızdan zevk alamazdınız. Yüksek sesle
Allah’a yalvararak yollara ve kırlara çıkardınız.” (Tirmizi , Zühd 9)
408- عَنْ أبي
بَرْزَةَ ألاسلميِّ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : لاَ تَزُولُ قَدَمَا عَبْدٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ, حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ
عُمُرِهِ فِيمَا أَفْنَاه,ُ وَعَنْ عَلمهِ فِيمَ فَعَلَ ,وَعَنْ مَالِهِ مِنْ
أَيْنَ اكْتَسَبَهُ, وَفِيمَ أنفقهُ, وَعَنْ جِسْمِهِ فِيمَ أَبْلاَهُ
408: Ebu Berze Nadle İbni
Ubeyd el Eslemî (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir kul kıyamet gününde şu
beş şeyden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılmaz.
1-
Ömrünü nerede ve nasıl harcadığından,
2-
İlmi ve bilgisiyle ne gibi işler yaptığından,
3-
Malını nereden kazanıp nereye harcadığından,
4-
Vücudunu nerede yıprattığından,
409- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال : قَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : { يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أخبارهَا[
قال: أَتَدْرُونَ مَا أخبارهَا؟ قالوا : اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قال : فَإن
أخبارهَا, أن تَشْهَدَ عَلَى كُلِّ عَبْدٍ أَوْ أَمَةٍ بِمَا عَمِلَ عَلَى
ظَهْرِهَا, أن تَقُولَ : عَمِلَت كَذَا وَكَذَا يَوْمَ كَذَا وَكَذَا, فَهَذِهِ
أخبارهَا.
409: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) “O gün
(yer), bütün haberlerini anlatır.” (99 Zilzal 4) ayetini okudu ve “Yerin
haberlerinin ne olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. Sahabe: Allah ve Rasulü
daha iyi bilir dediler. Bunun üzerine peygamberimiz:
“Onun haberleri her erkek ve
dişinin yeryüzünde neler yaptığına şahitlik edecek. Sen filan gün şöyle şöyle
yapmıştın demesidir. İşte yeryüzünün haberleri budur”, buyurdu. (Tirmizi ,
Kıyamet 7)
410- عَنْ أبي
سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : كَيْفَ أنعَمُ وَصَاحب الْقَرْنِ قَدِ الْتَقَمَ الْقَرْنَ,
وَاسْتَمَعَ الإذن مَتَى يُؤْمَرُ بِالنَّفْخِ فَيَنْفُخُ. فَكأن ذَلِكَ ثَقُلَ
عَلَى أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَقال لَهُمْ : قُولُوا
: حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ .
410: Ebu Said el Hudrî (Allah
Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu:
“Nasıl rahat ve konfor içinde
yaşayabilirim. Sur sahibi sura ağzını dayamış üflemek için izin bekliyor.” Bu
haber Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in ashabına ağır geldi. Bunun
üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem): “Hasbünallahu veni’mel vekil =
Allah bize yeter o ne güzel vekildir. Deyiniz”, buyurdu. (Tirmizi , Kıyamet 8)
411- عَنْ اَبِى
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
مَنْ خَافَ اَدْلَجَ، وَمَنْ اَدْلَجَ بَلَغَ الْمَنْزِلَ. ألا إن سِلْعَةَ اللهِ
غَالِيَةٌ، ألا إن سِلْعَةَ اللهِ الْجَنَّةُ.
411: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Kıyamet ve dehşetinden korkan kimse geceden yol alır geceleri
nafile ibadetlere ağırlık verir. Bu şekilde hareket eden de amacına ulaşır.
Dikkat edin Allah’ın vereceği şey pahalı ve yüksektir. İyi biliniz ki Allah’ın
vereceği şey cennettir.” (Tirmizi , Kıyamet 18)
412- عَنْ
عَائِشَةَ رَضِي اللهُ عَنْهَا قالتْ : سَمِعْتُ رَسُولُ اللهِ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ: يُحْشَرُ النَّاسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ, حُفَاةً
عُرَاةً غُرْلاً. قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ الرِّجَالُ وَالنِّسَاءُ جَمِيعًا
يَنْظُرُ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ؟! قال :يا عائشة الأمر أَشَدُّ مِنْ أن
يُهِمَّهُمْ ذَالِكَ.
وَفِى رِوَايَةٍ:
الأمر اَهَمُّ مِنْ أن يَنْظُرَ بَعْضُهُمْ اِلَى بَعْضٍ.
412: Aişe (Allah Ondan razı
olsun) Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’i şöyle buyururken işittim
demiştir. “İnsanlar kıyamet günü yalınayak çıplak ve sünnetsiz olarak Allah’ın
huzurunda toplanırlar.” Dedim ki Ey Allah’ın Rasulü, kadınlar ve erkekler hepsi
birlikte olunca birbirlerine bakmazlar mı?
-Ya Aişe, iş ve durum bunu
hatıra getiremeyecek kadar şiddetlidir”, buyurdular.
* Bir başka rivayette “Durum
birbirlerine bakamayacakları kadar şiddetlidir”, buyurdu. (Buhari, Rikak 65,
Müslim, Cennet 56)
|