Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Riyâzüs-Salihîn-Metin ve Çeviri

HAYIRLI İŞLERE KOŞMAK ve İYİLİK YAPMAK

 

قال الله تعالى : { َلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلّيِهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ أين مَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللَّهُ جَمِيعًا إن اللَّهَ عَلَى كُلِّ شيء قَدِيرٌ [

“Her toplumun yöneldiği bir yönü ve yöntemi vardır ki, ona doğru yönelir. Ey Muhammed ümmeti! Siz de hayırlara yönelip bu hususta birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun, Allah sizi kendi katında toplayacaktır. Çünkü Allah’ın herşeye gücü yeter.” (2 Bakara 148)

قال الله تعالى : { وسارعوا إلى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَوَاتُ وَالأرض أعدت لِلْمُتَّقِينَ [

“Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği göklerle yer kadar olan, yolunu Allah ve kitabıyla bulmaya çalışanlar için hazırlanmış cennete ulaşmakta birbirinizle yarışın.” (3 Âl-i İmrân 133)

87- عَنْ أبي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه  أن رَسُولَ اللَّهِ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  قال : بَادِرُوا بالأ عمال   فِتَنا كَقِطَعِ اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ مُؤْمِنًا وَيُمْسِي كَافِرًا أوَ يُمْسِي مُؤْمِنًا وَيُصْبِحُ كَافِرًا, يَبِيعُ دِينَهُ بِعَرَضٍ مِنَ الدُّنْيَا.

87: Ebû Hureyre (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Hayırlı ve iyi ameller hususunda acele ediniz. Zira yakın bir zamanda karanlık geceler gibi bir takım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zaman kişi mü’min olarak sabahlar, kafir olarak geceler. Mü’min olarak gecelerse kafir olarak sabaha çıkar, dinini basit dünyalığa satıverir.” (Müslim, İman 186; Tirmîzî, Fiten 30)

88- عَنْ أبي سروعة عُقْبَةَ بْنِ الْحاَرِسِ رَضِيَ اللَّه  قال : صَلَّيْتُ وَرَاءَ النَّبِيِّ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  بِالْمَدِينَةِ الْعَصْرَ, فَسَلَّمَ ثُمَّ قَامَ مُسْرِعًا فَتَخَطَّى رِقَابَ النَّاسِ إِلَى بَعْضِ حُجَرِ نِسَائِهِ , فَفَزِعَ النَّاسُ مِنْ سُرْعَتِهِ فَخَرَجَ عَلَيْهِمْ, فَرَأَى إنهُمْ قَدْ عَجِبُوا مِنْ سُرْعَتِهِ, قال : ذَكَرْتُ شَيْئًا مِنْ تِبْرٍ عِنْدَنَا, فَكَرِهْتُ أن يَحْبِسَنِي, فَأمرتُ بِقِسْمَتِهِ. وَفِي رِواَيَةٍ له: كَنْتُ خَلَّفْتُ فِي الْبَيْتِ تِبْراً مِنَ الصَّدّقّةِ, فّكّرِهْتُ أن أبيتَهُ .

88: Ebû Sirvea veya (Servea) Ukbe ibn Hâris (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Medine’de Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in arkasında bir gün ikindi namazı kılmıştım. Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) selam verip namazı bitirdi ve hızlıca yerinden kalktı, safları yararak hanımlarından birinin odasına gitti. Cemaat Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in bu telaşından endişe ettiler, fakat Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) kısa zamanda döndü geldi. Kendisinin bu acele davranışından dolayı cemaatin meraklanmış olduğunu gördü ve şöyle buyurdu: “Evimizde birazcık altın ve gümüş parçacıkları vardı. Namazda onu hatırladım, Allah’ı düşünmek ve ibadetlerimden beni alıkoymasını istemedim ve hemen gidip dağıtılmasını emrettim.” (Buhârî, Ezan 158)

Başka bir rivayette ise: “Sadaka malından evde bir parça altın ve gümüş bırakmıştım da bu gece onların evde kalmasını uygun görmedim.” (Buhârî, Zekat 20)

89- عَنْ جَابِرٍ رَضِيَ اللَّه قال : قال : رَجُلٌ لِلنَّبِيِّ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَوْمَ أُحُدٍ أَرَأَيْتَ إن قُتِلْتُ فَأَيْنَ أنا ؟ قال : فِي الْجَنَّةِ. فَأَلْقَى تَمَرَاتٍ كُنَّ فِي يَدِهِ , ثُمَّ قَاتَلَ حَتَّى قُتِلَ .

89: Câbir (Allah Ondan razı olsun)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Uhud savaşında bir adam Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e: Eğer öldürülürsem nerede olurum? diye sordu. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) de: “Cennette” cevabını verdi. Bunun üzerine adam yemekte olduğu elindeki hurmaları fırlatıp attı ve harbe katılıp şehid düşünceye kadar savaştı. (Buhârî, Meğâzî 17; Müslim, İmâra 143)

90- عَنْ أبي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال : جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَقال : يَا رَسُولَ اللَّهِ ! أَيُّ الصَّدَقَةِ أَعْظَمُ أجرا ؟ قال : إن تَصَدَّقَ وَأنت صَحِيحٌ شَحِيحٌ تَخْشَى الْفَقْرَ وَتَأْمُلُ الْغِنَى وَلاَ تُمْهِلُ حَتَّى إذا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ قُلْتَ : لفلان كَذَا , ولفلان كَذَا , وَقَدْ كان لفلان .

90: Ebû Hureyre (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e bir adam gelerek şöyle demiştir: Ey Allah’ın elçisi hangi sadakanın sevabı çok ve daha büyüktür. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) de şöyle buyurdu: “Sağlık içerisinde, güçlü kuvvetli iken, cimriliğe rağbet edip fakirlikten endişe eder vaziyette iken, daha çok zengin olmayı hayal ederken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. Yoksa geciktirip can boğaza dayandıktan sonra falana şu kadar, filana bu kadar diyeceğin güne bırakma, zaten o gün o mal varislerden şunun veya bunun olmuştur.” (Buhârî, Zekat 11; Müslim, Zekat 92)

91- عَنْ أنس رَضِيَ اللَّه  أن رَسُولَ اللَّهِ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أخذ سَيْفًا يَوْمَ أُحُدٍ فَقال : مَنْ يَأخذ مِنِّي هَذَا؟ فَبَسَطُوا أَيْدِيَهُمْ , كُلُّ إنسان مِنْهُمْ يَقُولُ : أنا, أنا. قال : فَمَنْ يَأخذهُ بِحَقِّهِ ؟ فَأَحْجَمَ الْقَوْمُ , فَقال أَبُو دُجَانةَ رَضِيَ اللَّه : أنا آخذهُ بِحَقِّهِ , فَأخذهُ فَفَلَقَ بِهِ هَامَ الْمُشْرِكِينَ .

91: Enes (Allah Ondan razı olsun)’den bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Uhud savaşında eline bir kılıç alıp: “Bunu benden kim almak ister?” diye sordu. Mücahitlerin her biri ellerini uzatıp ben ben diye cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): “Hakkını vermek şartıyla onu kim alır?” diye sorunca bu sefer herkes durakladı. Fakat Ebû Dücâne (Allah Ondan razı olsun): Hakkını vermek şartıyla ben alıyorum dedi. Aldı ve onunla müşriklerin kafalarını ikiye ayırdı.

92-عَنِ الزُّبَيْرِ بْنِ عَدِيٍّ رَضِيَ اللَّه  قال : أَتَيْنَا أنس بْنَ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّه  فَشَكَوْنَا إِلَيْهِ مَا نَلْقَى مِنَ الْحَجَّاجِ. فَقال : اِصْبِرُوا فَإنهُ لاَ يَأْتِي زمان إلا وَالَّذِي بَعْدَهُ شَرٌّ مِنْهُ حَتَّى تَلْقَوْا رَبَّكُمْ, سَمِعْتُهُ مِنْ نَبِيِّكُمْ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  .

92: Zübeyr ibn Adiyy (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Enes ibn Mâlik (Allah Ondan razı olsun)’e gittik ve Haccac’ın zulmünden şikayet ettik. Enes (Allah Ondan razı olsun) şöyle dedi: Rabbinize kavuşana kadar sabredin, zira her geçen gün geçmiş günden daha kötü olacaktır. Ben bunu Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’den duydum. (Buhârî, Fiten 6)

93- عَنْ أبي هُرَيْرَة رَضِيَ اللَّه  أن رَسُولَ اللَّهِ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  قال : بَادِرُوا بالأعمال سَبْعًا, هَلْ تَنْتَظِرُونَ إلا فَقْرًا مُنْسِيًا , أَوْ غِنًى مُطْغِيًا , أَوْ مَرَضًا مُفْسِدًا , أَوْ هَرَمًا مُفَنِّدًا , أَوْ مَوْتًا مُجْهِزًا , أَوِ الدَّجَّالَ فَشَرُّ غَائِبٍ يُنْتَظَرُ , أَوِ السَّاعَةَ فَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأمر! .

93: Ebû Hureyre (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Yedi şey gelmezden önce iyi amellere koşup yarış ediniz: Herşeyi unutturan fakirlikten, azdırıp yoldan çıkaran zenginlikten, akıl ve bedenin dengesini bozan hastalıktan, saçma sapan konuşturan ihtiyarlıktan, ansızın geliveren ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccal’ın çıkmasından, en dehşetli ve acı olan kıyametin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorsunuz?” (Tirmîzî, Zühd 3)

94- عَنْ أبي هُرَيْرَةَ  رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال يَوْمَ خَيْبَرَ : لأُعْطِيَنَّ هَذِهِ الرَّايَةَ رَجُلاً يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ, يَفْتَحُ اللَّهُ عَلَى يَدَيْهِ . قال عُمَرُ رَضِيَ اللَّه  : مَا أحببْتُ الإمارة إلا يَوْمَئِذٍ , فتساورت لَهَا رَجَاءَ أن أُدْعَى لَهَا , فَدَعَا رَسُولُ اللَّهِ  صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  عَلِيَّ بْنَ أبي طَالِبٍ رَضِيَ اللَّه  فَأَعْطَاهُ إِيَّاهَا وَقال : اِمْشِ وَلاَ تَلْتَفِتْ حَتَّى يَفْتَحَ اللَّهُ عَلَيْكَ , فَسَارَ عَلِيٌّ شَيْئًا ثُمَّ وَقَفَ وَلَمْ يَلْتَفِتْ , فَصَرَخَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ , عَلَى ماذا أُقَاتِلُ النَّاسَ؟ قال : قَاتِلْهُمْ حَتَّى يَشْهَدُوا أن لاَ إِلَهَ إلا اللَّهُ , وَ أن مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ , فَإذا فَعَلُوا ذَلِكَ فَقَدْ مَنَعُوا مِنْكَ دِمَاءَ هُمْ , وَأَمْوَالَهُمْ , إلا بِحَقِّهَا وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللَّهِ .

94: Ebû Hureyre (Allah Ondan razı olsun)’den bize aktarıldığına göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Hayber savaşında şöyle buyurdu: “Bu sancağı Allah ve Rasûlünü seven ve Allah’ın Hayber’in fethini onun eliyle gerçekleştireceği bir kişiye vereceğim.” Ömer (Allah Ondan razı olsun) demiştir ki: O güne kadar  emir olmayı hiç istememiştim. Ama bu iş için beni çağırmasını ümit ederek Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e kendimi göstermeye çalıştım durdum. Fakat Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Ali ibn Ebû Tâlib’i çağırdı ve sancağı O’na teslim ederek şöyle buyurdu: “Yürü, Allah sana fethi ihsan edinceye kadar… Başka birşey düşünme.” Hz. Ali derhal hareket etti, geriye dönmeksizin durdu ve: Ey Allah’ın elçisi onlarla hangi hususta savaşayım diye seslendi. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) de şöyle buyurdu: “Onlarla Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehadet etmelerine kadar savaş. Eğer bunu yaparlarsa senden mallarını ve canlarını korumuş olurlar, dinin yasaklarını çiğnemeden doğan cezalar müstesna. O takdirde hesapları Allah’a aittir.” (Yani şer’î cezaları gerektirecek bir suç işlerlerse o suçun cezasını takdir etmek Allah’a ait olup, iç alemlerindeki gizli niyetlerinden dolayı da cezalandırmak yine Allah’a aittir.) (Müslim, Fedâilü’s Sahâbe 33)

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,876,045 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024