Kur’an’da Makbul Olan Dua Örnekleri
Vaazın İlk Bölümü
11-Cihad ve Direniş Duası
Allah yolunda karşılaşılan zorluklara direnmek, sebatkar müminlerin başarabileceği yüce bir salih ameldir. Talut ile birlikte direnen az sayıdaki mümini Rabbimiz Kur’an’da bize örnek olarak göstermektedir. İşte imanını fitnelerden muhafaza etmiş, sabır, direniş ve cihad konusundaki kararlı tutumlarıyla sözlü ve fiili duayı birleştiren Talut’un ordusundaki mümin askerlerin yakarışı:
وَلَمَّا بَرَزُوا لِجَالُوتَ وَجُنُودِه قَالُوا رَبَّنَا اَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ اَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرينَ
“Ey Rabbimiz! Bize zorluklara tahammül gücü bağışla. Adımlarımızı sağlam kıl ve hakikati inkar eden bu kafirler güruhuna karşı bize yardım et.”(Bakara,2/250.)
12-Ebedi Hicret Duası
Allah’a tevekkül edişin ve O’nun yolunda hicretin ender numunelerini Kıyamete kadar yaşayacak müminlere miras bırakan bir grup adanmış gencin/Ashab-ı Kehf’in, şartlar ne olursa olsun yeryüzünde daima bir çıkış yolu bulunduğunu ispatlayan örnek yakarışı:
اِذْ اَوَى الْفِتْيَةُ اِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا اتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ اَمْرِنَا رَشَدًا
“Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet bahşet ve içinde bulunduğumuz harici şartlar ne olursa olsun bizi doğruluk bilinciyle donat.” (Kehf,18/10.)
13-Şahitlik Duaları
Allah’a imanın sağladığı duyarlılıkla tekâmülün zirvesine çıkan müminlerin hakikatin şahitliğini ilan etmekten çekinmeyen yakarışı:
وَاِذَا سَمِعُوا مَا اُنْزِلَ اِلَى الرَّسُولِ تَرى اَعْيُنَهُمْ تَفيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ يَقُولُونَ رَبَّنَا امَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدينَ (83) وَمَا لَنَا لَا نُؤْمِنُ بِاللّهِ وَمَا جَاءَنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ اَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحينَ
“Ey Rabbimiz! Biz iman ediyoruz, öyleyse bizi hakikate şahitlik yapanlarla bir tut. Ve Rabbimizin bizi salihler arasına katmasını o kadar şiddetle arzuladığımız halde nasıl Allah’a ve bize indirilen hakikate inanmakta zaaf gösterebilirdik ki?(Maide,5/83-84.)
İsa peygamberin elbiseleri gibi yürekleri de bembeyaz-tertemiz olan arkadaşlarının tevazu içinde Allah’a teslimiyet bildirirken yaptıkları yakarışı:
رَبَّنَا امَنَّا بِمَا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدينَ
“Ey Rabbimiz! Bize yücelerden indirdiklerine iman ettik ve bu Elçi’ye tabi oluyoruz. O halde bizi hakikate şahitlik yapanlarla bir tut.”(Ali İmran,3/53.)
14-İmamet Duası
Müminlerin nasıl bir aile ve nasıl bir gelecek tasarımı kurmaları gerektiğine ilişkin, göz nuru olacak yeni nesilleri irşad ederken Allah’tan istenecek olan yardımlar için sorumluluğa en ön safa talip olan irşad ve imamet ufkuna sahip müminlerin, göğe doğru yükselen yakarışı:
وَالَّذينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقينَ اِمَامًا
“Ey Rabbimiz! Bize göz nuru olacak eşler ve çocuklar bahşet; bizi sana karşı sorumluluk bilinci taşıyan muttakiler için örnek ve öncü yap!”(Furkan,25/74.)
15-Ebeveyn Duası
Anne-baba İçin Yapılacak Dualar
Ahlakı ilahi vahiyle oluşmuş bir müminin kendi yanında ihtiyarlayan anne-babasına karşı nasıl davranması gerektiği bir dua formuyla Kur’an’da yer almıştır. Bu mesajdan, anne-babalara karşı davranış şekillerini belirleyecek ince bir ruha kavuşmak için, iki ders çıkarabiliriz: birincisi, bizi besleyip büyüttükleri için onlara duymamız gereken minnet hissi; ikincisi ise dua formunda dillendirilen anne-baba hakkının ilahi güvence altında oluşu.
Salih bir evladın anne-babasına hangi gözle bakıp nasıl bir değer vermesi gerektiğini, rahmeti sonsuz Rabbimiz dua formunda yapacağımız yakarışın sözünü ve muhtevasını, dürüstlüğü ve erdemliliği ahlak edinen müminlere öğretmektedir:
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانى صَغيرًا
“Ey Rabbim! Anne-babamın beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle (benim de sevgi ve şefkatle onlara öf bile demeden davranabilmeyi kolaylaştır.)”(İsra,17/24.)
Şükür Duası
Öncelikle Allah’a verdiği nimetlerden dolayı, nankörlük yapmayan her kulun sürekli şükr etmesi gerekir. Daha sonra da yine ilahi birer nimet olan anne-babanın şefkat ve merhamet kanatları altında otuz ay devam eden bağımlılık ve olgunlaşma serüveni esnasında, emeği geçenlere gereken ilgi ve alakayı gösterdikten sonra, aşağıdaki duanın hissettirdiği duyarlılığı her olgun müminin göstermesi lazımdır:
وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ اِحْسَانًا حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلثُونَ شَهْرًا حَتّى اِذَا بَلَغَ اَشُدَّهُ وَبَلَغَ اَرْبَعينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ اَوْزِعْنى اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتى اَنْعَمْتَ عَلَىَّ وَعَلى وَالِدَىَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضيهُ وَاَصْلِحْ لى فى ذُرِّيَّتى اِنّى تُبْتُ اِلَيْكَ وَاِنّى مِنَ الْمُسْلِمينَ
“Ey Rabbim! Bana ve anne-babama lutfettiğin nimetler için ebediyyen şükretmemi ve senin kabulüne mazhar olacak şekilde doğru ve yararlı işler yapmamı nasip et. Benim soyuma da iyilik bağışla. Gerçek şu ki, pişmanlık içinde sana döndüm: elbette ben Sana teslim olanlardanım.”(Ahkaf,46/15.)
16-İstiğfar Duaları
Kur’an’da çok sayıda istiğfar/bağışlanmak için yalvarış duası örneği vardır. Rahmeti sonsuz olan Allah’tan ümit kesmeyenlerin yakarışı dünyada yapılmalıdır. Ahirette kafirler tarafından yapılacak af dileme yakarışlarının bir anlamı yoktur. İstiğfarın dünyada yapılması gerekir; aşağıdaki ayetteki gibi en içten gelen arzu ve gönülden yapılan haykırışlarla:
وَقُلْ رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمينَ
“Ey Rabbim! Beni bağışla, bana acı, çünkü gerçekten acıyıp bağışlayabilecek tek güç sensin.”(Mü’minun,23/118.)
İnsanın gücünü itiraf ederek tevazu ya yönelmesi ve yapamadıklarından dolayı Allah’ı tesbih edip O’ndan bağışlanma dilemesi gerekir. Tevazu, istiğfar, takat ve ihlâsın birlikte dillendirildiği örnek bir yakarış:
امَنَ الرَّسُولُ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ امَنَ بِاللّهِ وَمَلئِكَتِه وَكُتُبِه وَرُسُلِه لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِه وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَصيرُ (285) لَا يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَااكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا اِنْ نَسينَا اَوْ اَخْطَاْنَا رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَا اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذينَ مِنْ قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَناَ وَارْحَمْناَ اَنْتَ مَوْلينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرينَ
“Ey Rabbimiz! Peygamberlerin getirdiği mesajları işittik itaat ettik, bize mağfiret et; zira bütün yolculukların varış yeti Sen’sin.
Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorguya çekme. Bizden öncekilere yükediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma. Günahlarımızı affet, bizi bağışla ve rahmetini yağdır üstümüze. Sen yüce mevlamızsın, hakikati inkar eden topluma karşı bize yardım et.”(Bakara,2/285-286.)
Dua şüphesiz her zaman yapılabilir; ancak yine de zaman ve mekan unsurları samimiyet ve duyarlılığa katkı sağlayabilecek öğelerdir. Yürekten Allah’a bağlı olanlar, servetlerini inançlarının hâkimiyeti için feda edenler, zorluklara karşı direnişi bir yol bilen müminler, seher vakitlerinde tüyleri diken diken eden bir duyarlılıkla tâ derinden Allah’a şöyle yakarırlar:
اَلَّذينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اِنَّنَا امَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Rabbimiz! Sana iman ediyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla. Bizi ateşin azabından emin kıl!” (Ali imran,3/16.)
اِنَّهُ كَانَ فَريقٌ مِنْ عِبَادى يَقُولُونَ رَبَّنَا امَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمينَ
“Ey Rabbimiz! Biz sana iman ettik. Öyleyse bizim günahlarımızı bağışla ve bize acı. Çünkü gerçek acıyanımız, esirgeyenimiz Sensin.” (Mü’minun,23/109.)
Değil mi ki dünya sınavı devam etmektedir? Öyleyse münafıkların dahi yanlıştan dönme ihtimali ölünceye kadar vardır. Bu nedenle rahmeti sonsuz Rabbimizin af kapısına gelen her grup insan için bağışlanma olasılığı vardır; işte bu imkânı kullanmak isteyen herkes için örnek bir yakarış:
وَمَنْ يَعْمَلْ سُوءًا اَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُ ثُمَّ يَسْتَغْفِرِ اللّهَ يَجِدِ اللّهَ غَفُورًا رَحيمًا (110) وَمَنْ يَكْسِبْ اِثْمًا فَاِنَّمَا يَكْسِبُهُ عَلى نَفْسِه وَكَانَ اللّهُ عَليمًا حَكيمًا
“Her kim kötülük yapar yahut da başka bir şekilde kendisine zulmeder de, daha sonra affetmesi için Allah’a yalvarırsa, Allah’ı çok bağışlayıcı ve rahmet kaynağı olarak bulacaktır. Çünkü günah işleyen kimse yalnız kendine zarar verir. Ve Allah her şeyi bilen, hikmet sahibidir.” (Nisa,4/110-111.)
17-Ahiret’e Öncelik Veren Dualar
Firavunların sarayında dahi imana erişmeyi başaran, dünya sevabını değil Ahiret sevabını tercih eden Firavun’un mümin olan karısı dünyanın bütün nimetleri ayaklarının önüne serildiği halde, Ahiret’i tercih ettiğini bu duasıyla ortaya koymuş, zalimlerden ebedi bir hicretle kopmayı niyaz etmiştir:
رَبِّ ابْنِ لى عِنْدَكَ بَيْتًا فِى الْجَنَّةِ وَنَجِّنى مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِه وَنَجِّنى مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمينَ
“Ey Rabbim! Senin katında olan cennette benim için bir köşk inşa et; beni Firavun’dan ve yaptıklarından koru ve beni şu zalim halkın elinden kurtar.”(Tahrim, 66/11.)
Müminler dualarında ve eylemlerinde öte dünyanın güzelliklerinde öncelik vererek tercihte bulunurlar. ve işte dünyadan tamamıyla kopmadan Ahiret’e öncelik vermenin, her iki alemde de ihsan ile bütünleşme talebinin yakarış olarak beyan edilmesi:
رَبَّنَا اتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْاخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, Ahiret’te de ve bizi ateşin azabından koru.”(Bakara,2/201.)
18-Azaptan Muhafaza Duaları
a) Musibet Duası
Allah’tan gelen musibet karşısında yapılması gereken ideal yakarış şöyle olmalıdır:
قَالُوا اِنَّا لِلّهِ وَاِنَّا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ
“Biz Allah’a aitiz. Ve elbette O’na doğrudur yönelişimiz.” (Bakara, 2/156.)
b) Kıyamet Azabı’ndan Muhafaza Duası
Kıyamet sahnesinde yaşanacak azaplardan Allah’a sığınış duası:
رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ اِنَّا مُؤْمِنُونَ
“Ey Rabbimiz! Bizi Kıyamet’in sahnelerinde yer alan acı duman gibi korkunç azaplardan bizi uzak tut; çünkü biz sana inanıyoruz.” (Duhan,44/12.)
c)Cehennem Azabı’ndan Muhafaza Duası
Yeryüzünde tevazu ile dolaşan, gecelerini kıyamda rüku ve secdelerde geçiren, seccadeleri gözyaşlarına boğulan kullarının Allah’a sonsuz bağlılıklarını ve Gayb’a kuşkusuz iman edişlerini gösteren Rahman’ın mütevazı kullarının kesintisiz yakarışı:
رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا (65) اِنَّهَا سَاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
“Ey Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır; çünkü onun çektireceği azap gerçekten pek korkunç pek yaralayıcı olacaktır. Gerçekten o ne kötü bir yer ne kötü bir duraktır.” (Furkan,25/65-66. )
19-Cennet Ehli’nin Ahirette Yapacakları Dualar
a) Mutlak Kopuş Duası
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمينَ
“Ey Rabbimiz! Bizi şu cehenneme doluşmuş zalim insanlar arasına katma.” (Araf,7/47.)
b) Sonsuz Nur Duası
Gönüllerini aydınlatacak, kalplerdeki günahın tüm izlerini silecek pak bir şuanın sonsuza dek kendileriyle daim olmasını cennet ehli Rablerinden şu sözlerle dileyeceklerdir:
رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْلَنَا اِنَّكَ عَلى كُلِّ شَىْءٍ قَديرٌ
“Ey Rabbimiz! Cennetteki ışığımızı ebediyyen parlat ve günahlarımızı bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin.” (Tahrim,66/8.)
c) Hamd Duaları
Cennete girdikten sonra orada bulunan nimetleri gören müminler daha önce dünya hayatında yaptıkları gibi, ondan daha bir içtenlikle Allah’ı hamd ederek öveceklerdir:
وَقَالُواالْحَمْدُ لِلّهِ الَّذى هَدينَا لِهذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْ لَا اَنْ هَدينَا اللّهُ لَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ وَنُودُوا اَنْ تِلْكُمُ الْجَنَّةُ اُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
“Bütün övgüler bizi bu bahtiyarlığa eriştiren Allah’a yakışır. Çünkü eğer O bize yol göstermeseydi biz asla doğru yolu bulamazdık. Rabbimizin elçileri gerçekten de bize doğruyu söylemişlerdir.” (A’raf,7/43.)
وَقَالُواالْحَمْدُ لِلّهِ الَّذى اَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ اِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ (34) اَلَّذى اَحَلَّنَا دَارَ الْمُقَامَةِ مِنْ فَضْلِه لَايَمَسُّنَا فيهَا نَصَبٌ وَلَا يَمَسُّنَا فيهَا لُغُوبٌ
“Hamd, bize acı ve üzüntü tattırmayan Allah’a mahsustur. Rabbimiz gerçekten çok bağışlayıcıdır. Şükrün karşılığını anında verendir. O lütfuyla bizi bu konağa yerleştirdi. Orada bize ne bir çatışma ve gerginlik bulaşır ne bir yorgunluk ne de bıkınlık.” (Fatır,35/34-35.)
|