Kelime-i tevhid İslâm akîdesinin en veciz ve en özlü bir şekilde ifadesidir. Çünkü Allah’ın varlığına, birliğine ve Hz. Muhammed’in hak peygamber olduğuna inanan kimse; Allah’ın meleklerine, melek vasıtasıyle indirilen Kur’an-ı Kerim’e de inanır. Kur’an-ı Kerim’e inanan ise onun ihtiva ettiği bütün hükümlere inanır. Öyle ise kelime-i tevhidi dili ile söyleyip kalbi ile tasdik eden kimse İslam’ın bütün esaslarına inanmış olur. Kelime-i tevhid kısa ama ihtiva ettiği mana çok geniştir.
Kelime i şehadet ile insan İslamiyet’i kabul etmiş olmaktadır. Bu doğrultuda ise Kur’an’ı bütünüyle benimsemiş, Allah’ın Peygamberimize bildirmiş olduğu ve Onun insanlara tebliğ ettiği her şeyi tamamen kabul etmiş olmaktadır
Toplumun gafleti, fertlerin gafletinin çarpımıdır. Kişinin hak ve hakikatten uzaklaşarak gaflete düşmesi, ‘emr-i maruf ve nehy-i anil münker’ (iyiliği yaygınlaştırma, kötülükten uzaklaştırma) vazifesinin terk edildiği toplumlarda yaygınlaşır. Böylesi toplumlarda, müminler aynalık vazifesini yapmadığı için kötülükler sıradanlaşarak yaygınlaşır ve toplumsal gaflet halini alır
Muttaki, takva sahibi demektir. Takva ise kuvvetli bir himayeye girerek korunmak anlamındadır. Bunun gereği olarak korkmak, kaçınmak, sakınmak ve çekinmek manalarına da gelir. Gerçek koruma, ancak Allah’ın korunmasına girmekle olur. Kur’an-ı Kerim’de takvanın üç derecesi olduğu bildiriliyor:
TAKVA KELİMESİ, KÖK OLARAK, “bir şeyi koruma altına almak, eziyetten korumak, himaye etmek, zarar verecek şeyden onu sakınmak”, “bir şeyi başka bir şeyle, bir tehlikeye karşı korumaya almak” anlamlarına gelmektedir. TAKVANIN ESAS ANLAMI, iki şey arasına engel koymaktır. Meselâ, aynı kökten olmak üzere, “O şeyden kalkan ile ittika etti.” denir. Bunun anlamı, “o sözü edilen şey ile kendi arasına kalkanı engel yaptı” demektir. Peygamber (SAV) kelimeyi, şu hadisinde bu manada kullanır:
“Bir yarım hurma ile de olsa, (sadaka vererek) kendinizi cehennemden ittika ediniz, (yani koruyunuz).”
Bu, “kendinizi, yarım hurma da olsa sadaka vermeyi âdeta kalkan edinerek, o büyük tehlikeye, yani cehennemin ateşine karşı muhafaza ediniz.” demektir.
“Takvâ, insanı Allah’tan uzaklaştıracak şeylerden uzak durmaktır” “Takvâ, nefsin arzularını terk etmek ve yasaklardan uzak durmaktır” ve “Takva; Allah’tan korkarak günahlardan kaçınmakta, Allah’ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik göstermek, Allah ’ın himayesine girmek, emrini tutup azabından korunmaktır
İslam dini, itikad, ibadet ve ahlak esaslarıyla birlikte bir ilahî kurallar ve değerler bütünüdür. Konumuz olan “takva” da bunlardan biridir. Kur’ân-ı Kerim’de Allah dostlarının nitelikleri anlatılırken iman ve takvâdan bahsedilmektedir. Takvâ kelimesi esas itibariyle, herhangi bir şeyi, ona zarar verecek şeylerden korumaktır.
“Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte onlar gerçekten mü’minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır.”